HaberlerSamsun haberGeleceğin bitkilerini OMÜ teşvik ediyor

Geleceğin bitkilerini OMÜ teşvik ediyor

Geleceğin bitkilerini OMÜ teşvik ediyor

OMÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Çelik,  ilk ticari maviyemiş bahçesini 2000 yılında Rize’de kuran kişidir.

  Doğu Karadeniz Bölgesi ve Karadeniz iklim özelliği gösteren orman kuşağındaki boş alanlar ile yüksek rakımlı çay ve fındık bahçeleri için önerilen ekonomik değeri yüksek bir bitkidir.

Yüksek boylu maviyemişler ile tavşangözü maviyemişlerinin yetiştiriciliği 1900’lü yılların başlarında Amerika’da Elizabeth White ile F.V. Coville ile başlamıştır.  1923’te Hollanda’ya, 1924’te Almanya’ya, 1940’larda Polonya’ya,  1949’da Yeni Zelanda’ya, 1951’de Japonya’ya, 1959’da İngiltere’ye, 1968’de Romanya’ya, 1980’lerin başında Şili’ye, 1983’te Bulgaristan’a, 1990’ların ilk periyotlarında Güneybatı Avrupa’ya 1990’da Çin’e 2000’li yılların başında Prof. Dr. Hüseyin Çelik tarafından  Türkiye’ye getirilmiş ve Karadeniz Bölgesinde yaygınlaştırılmıştır.

Geleceğin bitkilerini OMÜ teşvik ediyor

“Son yüzyılın en popüler meyvesi olan, insan sağlığına çok yararlı, birim alandan çok yüksek gelir getiren ve ürün çeşitliliğine ihtiyaç duyulan Karadeniz Bölgesi’ndeki asitli topraklara çok uygun olan maviyemiş kültürü bölgede hızla yayılmaktadır.” Diyen OMÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Çelik, “ Dünyanın Blueberry olarak bizim ise maviyemiş diye adlandırdığımız bu bitki özellikle Karadeniz Bölgesi’nin toprağını çok seviyor. Çünkü nemli iklim ve uygun Ph değerine sahip toprak istiyor. Yani Doğu Karadeniz başta olmak üzere rakımı 600’ün üzerinde olan yerlerde fındık ve çayın yetiştiği yerlerde yetişebiliyor. Doğu Karadeniz’de sahil kesiminden itibaren yetişebilen bitki Samsun’da Bafra ve Çarşamba ovalarında ise yetiştirilemiyor. Bu bölgelerin Ph değerleri 7’nin üzerinde. “ diyor.

Geleceğin bitkilerini OMÜ teşvik ediyor

ÇAY VEYA FINDIĞIN ALTERNATİFİ DEĞİL

Çay ve fındığın yetiştiği alanlarda yetişebilmesi maviyemişin Karadeniz’in alternatif bitkisi olabileceği anlamına gelmediğini ifade ediyor Çelik ve şunları söylüyor;” Çay ve fındığın sökülerek maviyemişin ekilmesi mümkün değil elbette. Ama dar alanlarda örneğin 1 dönümün altındaki çay veya fındığın getirisi de düşük olur. Ama aynı alanda maviyemiş yapılsa çay ve fındıktan daha fazla gelir elde edilmiş olur. Elbette küçük alanlarda yapıldığında üretici fazla olmalı ki o bölgeden ürün fazla çıksın. Yoksa az ürün alındığında pazarlama sorunları doğacaktır. 2000 yılında bölgeye diktiğimiz ve 2003 yılında ilk meyvelerini aldığımız maviyemişlerin dikim alanı şuanda Karadeniz Bölgesi’nde 3 bin dekara ulaştı.  Bin –bin 500 ton ürün alıyoruz. Çok yeni ve yavaş ilerleniyor. Bu üretimin 30 bin tona kadar çıkması lazım. Samsun’da toplamda 3-4 dönümlük bir ekim alanına sahibiz. Çünkü Doğu Karadeniz’in aksine bu bitki Samsun’da sadece yüksek kesimlerde yetiştirilebiliyor. Salpazarı ilçesi’nde bahçeler var. Canik İlçesi’nde de 15 dönümlük bir bahçe kurmaya hazırlanıyoruz. 2008 yılından itibaren de Giresun’da bir girişimcinin kurduğu işletme sayesinde fidan üretimi de artık ülkemizde yapılıyor. Şimdilerde  sıcağa dayanıklı maviyemiş üzerinde çalışmalarımız devam ediyor“

Geleceğin bitkilerini OMÜ teşvik ediyor

HER DERDE DEVA MEYVE

Maviyemiş oldukça faydalı ve lezzetli bir meyve ancak bu meyveyi bulmak o kadar kolay değil. Çelik bu konudaki sorunları çözmek için çalışmaların sürdüğünü belirterek şu bilgileri veriyor.;”Bu meyve sağlık açısından çok faydalı. Yaşlılıkta ortaya çıkan hafıza kayıplarına karşı faydalı. Beyin fonksiyonlarını düzenleyici özelliğinden göz, mide, kalp damar rahatsızlıklarına kadar geniş bir alanda olumlu etkisi var.  Damarların tıkanmasına neden olan bileşiklerin vücuttan atılmasını sağlayan çok etkili bir antioksidan.  Gece körlüğünü ortadan kaldırır. Tabi meyveler ilaç değildir ama maviyemişi her gün 100 gr. Tüketmeyi alışkanlık haline getirmekte fayda var.  Yurt dışında 100 gr/3 euro karşılığı satılıyor.  Türkiye’de bahçeden toptan satış fiyatı kilo / 8- 10 TL civarında. Son tüketici ise turfanda olduğu dönemde kilosunu 80 TL sezonun bol zamanı da 20 TL gibi bir fiyata alınabiliyor.  Ancak bu meyveyi dikkatli tüketmekte fayda var çünkü 100 gr. maviyemiş yemek demek 8 porsiyon meyve sebze yemek manasına geliyor. Yedikçe yiyesiniz geleceğinden günlük 100 gr olarak almak en iyisi. 14 temel alanda kullanılan bu meyve ile ilgili 700 ürün var. 300 bin ton üretime sahip ABD dünyanın en büyük üreticisi olmasına karşın üretimi kendisine yetmeyip Güney Amerika ülkelerinden ithalat yapıyor.  Ülkemizde ise üretimi az olduğundan kolay ulaşılabilecek bir meyve değil.  Biz de Türkiye’de hasadı erken yapılabilecek erkenci meyveler ve hasadı geç yapılabilecek türler üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Böylece hasadı geniş bir zaman dilimine yayarak nisandan eylüle kadar bu meyvenin tedarikini sağlamaya çalışıyoruz. “

Geleceğin bitkilerini OMÜ teşvik ediyor

 Hasadı bir buçuk ayı bulan bitkinin boyu kısa olduğu için çocuklar dahi hasadını yapabilmekte. Türkiye’de haziran sonu temmuz başında başlayan hasat sezonu ağustos ayına kadar devam ediyor. Hasat tek bir seferde değil de haftada bir yapılıyor. Bu nedenle fındık ve çay gibi gurbette yaşayan Karadenizliler için uygun değil. Sürekli bahçe ile ilgilenebileceklerin yetiştirebileceği bir bitki. Meyveyi kuş ve ayılardan da korumak gerekiyor. Bu hayvanların çok sevdiği bir yiyecek.   

Maviyemiş çok yıllık, çalı formunda, ılıman iklim bitkisi, üzümsü meyve, 1,5 m boylanan çalılara sahiptir, ocak şeklinde büyüme gösterir.

 Ekonomik ömrü 25-30 yıl Kültür türleri sürünücü, bodur ve yüksek boylu çalı formunda büyüme gösterir.

 Haziran – Ekim arasında meyvesini olgunlaştırır. Meyve hasadı 6 -7 hafta sürer. Bitki başına 5-8 kg, dekara ise 750 kg - 5 ton ürün vermektedir pH değeri 4.2-5.5 arasında olan topraklarda yetişir.

Defne, çam, kızılağaç, kayın, gürgen, orman gülü, vaccinium türleri (likapa) ve sedirin  olduğu yerlerde kolaylıkla yetişir.

 Vaccinium cinsine giren bazı türler Rize, Trabzon, Ordu, Giresun, Gümüşhane, Artvin, Sinop, Samsun, Zonguldak, Kastamonu, Bursa, Balıkesir ve Kırklareli  illerinde bulunmaktadır. 14 farklı alanda kullanılmaktadır.

Sağlık açısından çok yararlı bir meyve

 İhtiyaç çok = getirisi çok yüksek

Yeni çeşitler ıslah ediliyor ve yeni alanlara ihtiyaç duyulmaktadır 

Doğrudan pazarlanabilir, 14 farklı alanda kullanılmaktadır 

Dekara getirisi fındık, çay hatta kividen çok yüksektir. Organik olarak yetiştirilebilir

 Kendi ihtiyacınız olan maviyemişi bahçenizder yetiştirebilirsiniz (iklim ve toprak uygun ise bahçede, değilse saksıda?)

KULLANIM ALANLARI

Taze meyve (Sofralık)

 Meyve salatası

 Meyve suyu (maviyemiş suyu ve maviyemişli meyve suyu)

 Kuru meyve (pudding, meyveli kek, meyveli ekmek, çörek)

Şeker hastaları için tatlandırıcı (şeker)

Pasta, dondurma çikolata ve baharat

Şurup, reçel,  marmelat,

Konserve Sos

Likör - şarap

 İlaç

Kahvaltılık

SAĞLIK AÇISINDAN ÖNEMİ

Kan şekeri ve kolesterolü düşürür

Kanı temizler damar sertliğini önler

 Mide bulantısı, mide krampları ve ülseri önler

İdrar yolu enfeksiyonlarında antibiyotik özellik taşır

İltihaplar için dezenfektan özelliği vardır

Kılcal damar çatlamasını engeller

 Göz yorgunluğunu giderir

 Ağız içi yaralarını iyileştirir

 Gece körlüğünü ortadan kaldırır

Romatizma oluşumunu yavaşlatır varis ve basur’u iyileştirir

Sakinleştirici özelliği vardır

Diyetlerde kullanılır kalp krizi riskini azaltır yağlı bileşiklerin vücuttan atılmasını sağlar antioksidant kapasitesi en yüksek olan meyve türüdür

 HIV virüsünün tekrarlanmasını azaltır hafıza kayıplarını önler yaşlanmayı geciktirir.

Aslında Karadeniz Bölgesi’nde dağlarda ve ormanlarda kendiliğinden yetişen ve yöre halkının likapa dediği maviyemiş ile akraba iki meyve türü var. Bu yabani türler ile maviyemiş akraba ama maviyemiş likapa değil. Bizler de bu likapa denilen meyve türleri şuanda yeni isimlerle kategorize edilmiş vaziyette.  Bunların reçel marmelatı yapılan veya köylüler tarafından pazarlarda satılırken yetiştirme kültürü yok. Sadece ormanlardan yaylalardan yabani olarak toplama var.

OMÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Çelik,  bu iki likapa türüne Çay Üzümü ve Çoban Üzümü adı verdiklerini kaydederek;” Çay Üzümü dediğimiz türün Osmanlı döneminde çay üretimi yokken yaprakları çay yapılması için Rusya’ya satılıyordu. Çay Üzümü ormanlık alanda yetişirken yaylada yetişen likapa türüne de Çoban Üzümü adını verdik.  Bu türü de genelde yaylada hayvan otlatan çobanlar topluyor. Satarak veya yiyerek faydalanıyorlar.  Bunların piyasa değeri tabi maviyemişin yerini tutamaz.  Amerika’nın doğal florasında var olan maviyemiş günde 50 kg civarında hasat edilebilirken bizim floramızda bulunan türüne Çay Üzümü ve Çoban Üzümü günde 1-2 kg toplanabilir.  Bizim likapalarımızın kültür çalışmasını yapmak 200 sene zaman gerektirir yapısal olarak buna gerek de yok çünkü bizim likapalarımız ufak meyveli olurken  bazı maviyemiş türlerinin meyve ağırlığı 6 grama kadar ulaşmış vaziyette.  Sağlık açısından faydaları ise birbirine benzer vaziyette” Dedi.  

`KUTSAL ZEYTİN` GÜZ YEMİŞİNE AKADEMİK DESTEK

Hüseyin Çelik’in çalışmaları bunlarla sınırlı değil elbette. Eski çağlarda `kutsal zeytin` olarak adlandırılan likopen zengini güz yemişinin üretim sahalarını genişletme konusunda gayret içerisinde. 

Güz yemişini Amerika ve Avrupalılar şehirlerindeki rekreasyon alanlarında süsleme amacıyla kullanmak için Himalayalardan alıp ülkelerine götürmüşler.  Hemen hemen her yerde yetişebilen bu bitki kuşların meyvelerini çok sevmesi ve çekirdeklerini taşımasıyla yayılım göstermiş. Her tarafı işgal etmeye başlaması ile bu bitkiye karşı çare aramaya başlayan bilim insanları yaptıkları çalışmalarla güz yemişinde domatese göre 18 kat fazla likopen olduğunu tespit etmişler.  Şimdi ise bahçelerde yetiştirilerek meyvesi ekonomiye kazandırılıyor.

OMÜ Ziraat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Çelik, 7 yıl önce fakültenin 2 dönümlük araştırma ve uygulama sahasında güz yemişi yetiştirmeye başladıklarını, zamanla üretim alanlarını genişletmek için Samsun dışında Giresun, Ordu ve Rize`de de çalışmalar yaptıklarını söyledi.

Bugüne kadar 4 ilde 15 dönüme yakın güz yemişi bahçesi kurduklarını belirten Çelik, güz yemişinin domatese göre 18 kat likopen içerdiğini, eski çağlarda güz yemişinin `kutsal zeytin` olarak adlandırıldığını vurguladı.

Prof. Dr. Çelik, hedeflerinin 5 yıl içinde güz yemişi ekim alanını 25 dönüme çıkarmak olduğunu aktardı.

Kanser vakalarının sayısının her geçen yıl arttığını, sağlıklı beslenmenin kansere yakalanma riskini azalttığını hatırlatan Çelik, likopenin kansere karşı güçlü bir antioksidan olduğunu belirtti.

 KANSERE KARŞI GÜZ YEMİŞİ

Likopenin, birçok kanser hastalığının önlenmesinde etkin bir madde olduğunun altını çizen Çelik, bu açıdan güz yemişi ekip alanlarının genişletilmesini ve tüketiminin artırılmasını önemsediklerinin altını çizdi.

`Yapılan araştırmalara göre, likopen maddesi özelikle prostat ve meme kanseri görülme riskini azaltıyor.` diyen Çelik, şöyle devam etti: `Bu nedenle Karadeniz Bölgesi`nde yaygınlaştırmaya çalıştığımız güz yemişi meyvesi ile prostat ve meme kanserine yakalanma riskini azaltmayı amaçlıyoruz. İnsanların bu meyveyi sıkça tüketmesini istiyoruz. Güz yemişi Çin, Pakistan, Hindistan, Japonya ve Kore`de oldukça yaygın tüketiliyor. Meyve Asya`dan dünyaya yayıldı, 1800`lü yıllarda Amerika ve İngiltere`ye taşındı.`

Güz yemişinin Asya ülkelerinde halk hekimliği kapsamında yüzyıllardır kullanıldığını anlatan Prof. Dr. Çelik, meyveyle ilgili şu bilgileri paylaştı:

`Güz yemişi, antibakteriyel bir meyvedir. Sağlık açısından son derece önemlidir. Başta prostat, pankreas kanseri gibi birçok kansere yakalanma riskini azaltmaktadır. Ayrıca kalp kaslarını güçlendiren ve kolesterolü düşüren bir meyvedir. Bağışıklık sistemini güçlendiren güz yemişi, hücrelerin yenilenmesini sağlamakta, erkek kısırlığına da iyi geldiği bilinmektedir. Çin geleneksel halk hekimliğinde hemoroit, kaşıntı, ağız kokusu, travmatik hasarlar, öksürük, astım, kas ağrısı, genel vücut ağrıları, el ve ayaklardaki güç kaybı, eklem iltihapları, sindirim zorlukları ve ishal tedavisinde kullanılmaktadır. Gövde ve yaprakları akciğer hastalıklarına iyi gelir. Biyoaktif bileşikler, esansiyel yağ asitleri, beta karoten, lutein, A, C, B1, B2 ve E vitaminlerince zengindir. B-karoten, likopen, bor, kalsiyum, karbonhidrat, protein, bakır, lif, yağ, folik asit, demir, magnezyum, manganez, fosfor, potasyum, triptofan ve çinko içeriğinin yüksek olduğu bilinmektedir. ``

Çelik, güz yemişinin taze meyve, meyve suyu, pekmez, pestil, reçel, jöle, sos, kuru meyve olarak tüketilebildiğini, yaprak, kök ve çiçeklerinden ise ilaç sanayisinde yararlanıldığını sözlerine ekledi.

Prof. Dr. Hüseyin Çelik, güz yemişinin eksi 40 dereceye kadar soğuğa ve kurak koşullara dayanan bir yapısı bulunduğunu dile getirerek, güz yemişinin Türkiye’de alternatif ürünler içinde en kolay ve ekonomik yetiştirilebilecek bir meyve olduğunu anlattı.

Güz yemişinin Asya ülkelerinde çeşitli şekillerde tüketildiğini belirten Çelik, güz yemişinin taze meyve, meyve suyu, reçel, jöle, sos, kuru meyve olarak tüketildiğini, yaprak, kök ve çiçeklerinden ise ilaç sanayisinde yararlanıldığını kaydetti.

Çelik, güz yemişinin Uzakdoğu’da geleneksel besin kaynaklarından biri olarak tüketildiğini de sözlerine ekledi.

Prof. Dr. Çelik; Türkiye’de yeni bir ürün olan ”güzyemişi”nin Çin, Japonya ve Güney Kore gibi Asya ülkelerinde ”Elaeagnus Umbellata” adıyla bilindiğini ve bu ülkelerde sıkça tüketildiğini söyledi.

LİKOPEN

Likopen, sebze ve meyvelerde doğal alarak bulunan karoten familyasına ait bir pigmenttir. Birçok araştırma göstermiştir ki likopen prostat kanseri, sindirim sistemi, göğüs kanseri, akciğer kanseri ve yaşlılıktan dolayı oluşan kalp dejenerasyonunu aktif olarak engelleyebilir.

Mustafa Bilik