Direksiyonda Uyuyor!

Direksiyonda Uyuyor!

Samsunsonhaber Köşe Yazarı Şevket Özkaya'nın kaleminden; Direksiyonda Uyuyor!

 

Bugün 40 yaşını geçmiş solcusu, sağcısı, milliyetçisi, muhafazakarı, sosyalisti,erkeği, kadını vb.. daha birçok görüşte oyunu kullanan herkes tek bir ortak geçmişe sahip!
Ben ona "kara önlük ve beyaz yakalık" kuşağı diyorum.

Birgün siyaset için katıldığım bir toplantıda bana "Sosyalizm hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sordular.
Ben Samsun'un en kenar semtinde ilkokulu okuyup, şehrin merkezinde ortaokulu ve liseyi bitirdim.
Siyah önlük ve beyaz yakalık ile gittiğimiz okulda, sınıfta kim zengin kim fakir bilmezdik. Kim ne giymiş, kimin nesi var  umursamazdık da. Oyunlarımız da, sahip olduğumuz herşeyde aynı ve ortak idi. Kapıcı çocuğu da, tüccar çocuğu da aynı sınıfta, aynı sırada, aynı kitaplar ve aynı kara tahta önünde yanyana okuduk. En fakirimizin evine de gider, en zenginin villasında da gidip hepbirlikte oynardık. Biz o siyah önlük ve beyaz yakalık ile birer sosyal devlet olarak büyümüşüz.

Oysa şimdi imkanı olan memur,işçi bile çocugunu özel okula yolluyor. Yıllık 1 milyon okul parası olan okul da var,  hayatında hiç kantinden alışveriş yapacak parayla okula gelmemiş öğrenciler de var.
Biz herkesin eşit şartlarda altında yarıştığı bir düzende üniversiteye gittim, doktor ve profesör oldum.O kenar mahalle okulu, bugün bana üniversitede profesör olarak ders verme şansını verdi. Bizden sonraki nesillere de bunu vermek bizim boynumuzun, geçmişimizin borcu.

Bana düşen diyeti ödemek için, baba mirası diyerek üye olduğum partide aday olduğumda hep şu sözleri duydum.
"Hocam işiniz, gücünüz ve makamınız var ve ne işin var siyasette". Oysa
Siyasete girerken de "sosyal demokrasi" mantığı ile benden sonra gelen çocukların ve gençlere rol model olmak ve onlara da bu fırsatları vermekti.
Hakikaten de maddi manevi  muhtaç adamları. ilkeleri olmaz. Kişiye özel doktrinleri olurmuş ve kişi değiştikçe doktorinler de degişirmiş.
Atatürk'ün kurduğu  parti diyoruz ama parti tabanının çoğunluğu,  Atatürk hariç giden her genel başkanın arkasından kötü sözler söylüyor.
Dünya değişiyor. İnsanlar değişiyor. Toplum dinamikleri  siyasi tanımları değiştiriyor ama CHP değişmiyor.
Partide herkes birbirini "ekip" olarak değil "rakip" olarak görüyormuş. Bu her seçimde hem parti tabanını hemde seçilenlerin kalitesini düşürmüş.
Parti  gitgide Atatürk ilkelerinden uzaklaşarak daha çok "club" Türkçe deyişle "kulüp" mantığına bürünmüş. Kendi amaçlarına hizmet eden bir kulüp gibi.
Oysa o çocukların ve gençlerin geleceği için mücadele etmemiz gerekiyordu. Partide belki de profesör olan ilk ve tek üye olarak gençlere rol model olamadım.
Bunu başaramadığım için kendi adıma baba mirası partiden istifa ediyorum. Bugün bana disiplin cezası veren, yarın ihraç edecek nasılsa.
Kalanlara şunu söylemek istiyorum. "Otobüste yolcu rehavetten uyuyabilir ama direksiyonda uyuyor!"
Sağlıkla kalın..

EN ÇOK OKUNAN HABERLER