Saat 09.05'te Durmaz Bu Milletin Kalbi

Saat 09.05'te Durmaz Bu Milletin Kalbi

Samsunsonhaber Köşe Yazarı Eğitimci Onur Şirin'in kaleminden: Saat 09.05'te Durmaz Bu Milletin Kalbi

 

"Atatürk'ü unutturmaya çalışanlara inat, biz onun fikirlerini yaşatıyoruz."

 

Bir Milletin Sessiz Marşı: 09.05

Her 10 Kasım sabahı, Türkiye'de hayat bir anda durur. Sirenler çalar, insanlar saygı duruşuna geçer, arabalar yolun ortasında susar. Ama o sessizlik? O sessizlik bir yas değil; bir milletin kendi kalbine dönüp baktığı andır.

O an herkesin gözleri uzaklara dalar. Kimisi Kocatepe'den savaş alanını izleyen heybetli adamı, kimisi Çanakkale'nin o eşsiz savaş dehasını görür? Ama aslında herkesin aklında aynı cümle yankılanır:
"Seni unutmadık Paşam."

Çünkü 10 Kasım bir bitiş değil, bir hatırlayış değilbir uyanıştır.Atatürk'ün adı anıldığında duran bu millet, her defasında yeniden doğar.

Unutturmaya Çalışanlara İnat: Fikri Yaşatmak

Bazıları hâlâ Atatürk'ü yalnızca bir tarih satırına sıkıştırmak ister. Ama Atatürk bir satır değil,bir çağın vicdanıdır.O, sınıfta çocuklara "aklını kullan" diyen öğretmenin sesindedir. Bir köy okulunda sobayı yakan öğretmendedir, geleceğe umutla bakan kadınlarımızın gözlerindeki ışıltıdır.

O'nu unutturmaya çalışanlara inat, bu ülke her sabah onunla uyanıyor. Bir kız çocuğu kendi ayakları üzerinde durabiliyorsa, bir genç sorgulamaktan korkmuyorsa, bir işçi "benim hakkım var" diyebiliyorsa, işte o zaman Atatürk hâlâ yaşıyor demektir.

Atatürk bir liderdi, evet. Ama ondan öte,iyi bir insan ileri görüşlü bir düşünce adamıydı.
Kurtuluş Savaşının en hararetli zamanında top sesleri Ankara'dan duyulurken öğretmenleri toplayıp artık ilim ve bilim ordusunun savaşı başlıyor diyecek kadar zaferden emindi.  Çankaya'da bahçıvan bir ağacı kesmek isteyince "Sen hayatında böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin?" diyerek doğaya sahip çıkan insandı o. Daha 1930'larda kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanırken, "Bir toplum kadın ve erkeğiyle birlikte yükselir" diyordu. Sanata hayrandı. Bir akşam sarayda Beethoven dinlerken gözleri dolmuştu. "Bu millet bir gün kendi bestecilerini yetiştirecek" demişti. Bugün bir Türk orkestrası konser verdiğinde, o söz yankılanır gibi olur. İşte bu yüzden Atatürk'ü anmak yetmez,onu anlamak gerekir.

Matem Değil, Mirasın Nöbeti

1938'in Kasım'ı, genç Cumhuriyet için büyük bir sınavdı. Kurucu liderini kaybeden bir millet, yıkılmak yerinekenetlendi.TBMM ertesi gün toplandı, Cumhurbaşkanını seçti; hayat devam etti. Çünkü Atatürk, "bir kişinin devleti" değil,aklın ve bilimin devletini kurmuştu.

O, "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" derken, aslında kendi ölümünün bile bu milletin yürüyüşünü durduramayacağını biliyordu.

Bu yüzden 10 Kasım bir yas günü değil,bir antlaşmanın yenilendiği gündür.
Her yıl aynı söz yeniden yazılır:

"Bu ülke, akıldan, bilimden ve özgürlükten sapmayacak."

Bir Kalbin Işığı: Ebedî Önder

Dolmabahçe'nin önünde gözyaşını tutamayan bir çocuk?
Elinde çiçeğiyle Anıtkabir'e yürüyen bir anne?
Okul bahçesinde sessizce başını öne eğen bir öğrenci?
Hepsi aynı duygunun farklı yansımalarıdır:Minnet.

Atatürk sevgisi bir duygudan öteye geçti artık; bu topraklardabir bilinç haline geldi.
O, kâğıtlarda değil kalplerde yaşıyor. Kimi zaman bir marşta, kimi zaman bir çocuğun "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sözünde, kimi zaman bir genç kızın üniversite koridorunda yürüyüşünde?

Atatürk demek,ışığın olduğu yeri seçmek demektir.Ve her 10 Kasım'da bir kez daha onun sesi yankılanır:

"Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir."

Son Söz: Yaşatmanın Sorumluluğu

Atatürk'ü anmak kolaydır; ama yaşatmak,sorumluluk ister.Onun adını dilde değil, davranışta taşımak gerekir. Bir öğrenciye adaletli davranmak, bir kadın hak ettiğinde önünü açmak, bir kararı verirken "akıl ne diyor?" diye düşünmek?
İşte bu, Atatürk'ü yaşatmaktır.

10 Kasım bizim için bir yas değil,bir diriliş günüdür.
Unutturmaya çalışanlara inat, biz hatırlamaya değil,yaşatmaya kararlıyız.
Çünkü bu milletin kalbinde o hâlâ yaşıyor;
vesaat 09.05'te durmayan tek şey, eseri Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğe yürüyüşüdür.

 "Onu anlamak, sadece tarih okumak değildir;
bir çocuğun gözlerindeki merakı, bir kadının yürüyüşündeki özgürlüğü,
bir gencin aklındaki cesareti görebilmektir."

 

EN ÇOK OKUNAN HABERLER