Yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Prof. Dr. Şevket Özkaya 'Tüm Üyelerimize Çağrıdır!' başlıklı yeni yazısını Samsun Son Haber okuyucuları için kaleme aldı.
TÜM ÜYELERİMİZE ÇAĞRIDIR!
CHP kongre takvimini başlattı. Kendi mahallemden başlayarak, parti tabanı seçilecek ve partimiz "Erdem"li bir parti mi olacak yoksa "Kafka Kafası" ile devam mı edecek kararını vereceğiz.
Seçimler söz konusu olunca CHP tavandan tabana "Kafka Kafası" yaşıyor.
"Kafka Kafası" ne derseniz CHP'nin kurulduğu yıllarda ölen Franz Kafka şöyle demiş: "Seçim diye bir şey yoktur. Çünkü onları siz seçmiyorsunuz, onlar sizlere kendilerini seçtiriyorlar."
Biz bir kez daha, bu kongre süreci ile partimizin 'Erdem'li insanlarına ulaşmaya çalışacağız! Nasıl mı? Erdem, sadece aklı ve vicdanı paralel giden insanlarda vardır.
Sadece aklınızla iş yaparsanız belki başarılı, vicdanınızla iş yaparsanız adil biri olursunuz.
Ama hem aklınız, hem de vicdanınızla iş yaparsanız 'Erdem'li biri olursunuz.
"Atatürk'ün ilkeleri" diyerek partiye katılan, baron olarak çıkıyor. "Tekkeyi bekleyen, çorbayı içer" mantığı ile partide genel başkanın bahçesine çadır kuran, genel başkanı doktrin olarak görenler tabi ki çorbayı içer. Çünkü gerçekten halka hizmet eden, çalışan, üreten insanların "doktrin kitabını yazmaya" ya da "çadır kurmaya" vakitleri olmadığından bu partiye sadece oy verdiler. Belki bu kongre süreci "Tekkeyi bekleyenlerle değil, çorbayı yapanların" ön plana çıktığı bir kongre süreci olur. Ki son kongrede Mark Twain'in bir kitabında dediği gibi; "İnsan ırkının gerçekte seviye olarak en aşağıda olduğunu öğrenmek istesek, sadece seçim zamanlarında gözlemlememiz yeterlidir" sözü, partiyi pavyonlarda pazarlayanlarla bu kez ders olur.
Pazarlık siyasetinin partiyi getirdiği yer iktidar değil, mahkeme koridorları olduğunu yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz.
Genel seçimler öncesi 29 Kasım 2022 tarihinde yazdığım bir yazıdan alıntı yapmak istiyorum.
"Seçimler toplumun medeniyet göstergesidir ve tüm dünyada demokratik seçimlerin temelini oluşturan Antik Yunan döneminde yapılan ve M.Ö. 508'den beri Antik Yunan, demokrasinin en eski biçimini uygulamış bir demokratik seçim var.
'Negatif', 'olumsuz oy' diye anılan "Ostrakizm" ya da 'Çanak Çömlek Mahkemesi'
Antik Yunanistan'da ve özellikle Atina'da çok güçlenen vatandaşları şehirden uzaklaştırmak adına uygulanagelmiş bir yöntemdir. Atina'da demokratik rejimin kurucusu olarak kabul edilen Kleisthenes tarafından her yıl, erkek toprak sahipleri olan seçmenlerden, önümüzdeki on yıl boyunca sürgün edilmesini en çok istedikleri siyasi lider ya da 'adaylar' için oy vermeleri isteniyordu.
Böylece yurttaşlar, aralarında 'Tiran' denilen kişileri; yani siyasal erki zorla ele geçiren ve onu kötüye kullanan, siyasal gücü tek başına elinde tutan, acımasız, gaddar, sadece ben diyen despot kişilerin adlarını çanak çömlek parçaları (ostrakon'lar) üzerine kazıyarak o kişinin deşifre olmasını sağlıyorlardı.
Bu uygulamada, kuşkulu kişinin adı 6 binden fazla oy alırsa, en çok oy alan aday herhangi bir varlık ve onur kaybına uğramaksızın 10 yıl için kent dışına sürülür, başkaca bir ceza verilmezmiş.
Gerçek bir demokrasi için belki önce negatif yani olumsuz oylama yapılmalı. Birçok seçim öncesi aslında 'Ostraksizm' dediğimiz önseçim yapmışız ama yanlış yapmışız. Halk seçilmişlerden kimin gitmesi gerektiğini oylamamız lazımken tam tersini yapmışız.
Bu kongre süreci, değişimin başlangıcı olsun. Yoksa kendi tiranlarınızı kendiniz yetiştirmeye ve onlara muhtaç olarak siyaset yapmaya devam edeceksiniz!
Sağlıkla kalın...
