Yazıları ilgiyle okunup takip edilen köşe yazarımız Yusuf Demircioğlu 'Ölü Senin Evinde Değilse Helva Tatlıdır' başlıklı yeni yazısını Samsun Son Haber okuyucuları için kaleme aldı.
ÖLÜ SENİN EVİNDE DEĞİLSE HELVA TATLIDIR
"Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın." demiş, birisi..
Oysa bir ülkeyi tanımanın en kolay yolu, olaylar karşısında insanların nasıl tepki verdiğine bakmaktır.
Şehrimizde meydana gelen heyelanda, masum bir baba ve iki çocuk vefat etti. Bir anne; eşini ve çocuklarını gözlerinin önünde kaybetti. Bir insan ancak bu kadar acı yaşayabilirdi, yaşadı.
Hayatının bundan sonraki döneminde de acıyla yaşayacak. Eşini ve çocuklarını; bazılarının para, bazılarının ise siyasi hırsları sebebiyle kaybetmiş olduğunu bilmenin acısı ile.. .
Önlem almayan iş yeri sahibinden, önlem alınmamış olmasına göz yuman siyasilere ve denetleme görevini yapmayan kamu çalışanlarına kadar herkes, üç masumun ölümünden sorumlu.
Şimdi; verilen tepkilere bakarak, ülkeyi tanıma zamanı.
Yer yerinden oynamalıydı. Üç kişinin ölümünden sorumlu olanlardan hesap sorulmalıydı. Yer yerinden oynamadı. Göstermelik bir iki konuşma dışında bir şey olmadı.
Hesap sorma kısmında, iş yeri sahibi, şimdilik tutuklandı. Şimdilik.. .
İş yerini denetlemekle yetkili olanlar hakkında yapılan herhangi bir işlem yok. Büyük ihtimalle de olmayacak. Afet bölgesine iş yeri açılmasına izin verenler hakkında herhangi bir işlem yapılmadı. Hukukun, arkasına siyasi güç veya kamu gücünü almış birisine ceza verdiğini pek görmüyoruz.
Mağduru belli olayların, faili bulunamıyor.
İyi Parti Samsun milletvekili Erhan Usta konuyu meclis gündemine taşıdı. Şehrimizde yaşanan heyelan sonucunda üç masumun hayatını kaybetmesinin tüm yönleri ile araştırılması için önerge verdi. Önerge, AK Parti ve MHP oyları ile reddedildi. AK Parti ve MHP oyları ile reddedildi cümlesine alıştığımız için üzerinde durmayacağız.
Üzerinde durulması gereken, üç masumun hayatını kaybettiği bir konu hakkında konuşma yapan Ersan Aksu.
Ersan Aksu, bir avukat. Hitabet konusunda sıkıntı yaşayacak, topluluğa konuştuğu için heyecan duyacak birisi değil. Hayatı boyunca kaç kere bir topluluğa hitap ettiğini kendisi bile unutmuştur.
Buna rağmen aynı Ersan Aksu, Meclis kürsüsünde konuşurken sesinin titremesine engel olamadı. Hal ve tavırları ilkokul müsameresine çıkmış bir çocuğun heyecanını yansıtıyordu.
Gerçekleri söylemek ile siyasetin gereğini yerine getirerek gerçekleri çarpıtmak; hayatını kaybeden ikisi çocuk üç masumun hakkını savunmakla, görevlerini yapmayarak masumların ölümüne sebep olanları savunmak arasında sıkışmış gibiydi.
Vicdanı; sesini titretirken, önündeki metin, "Sen siyasetçisin görevinin yerine getir." der gibiydi.
Üç masum öldü, Ersan Bey üç masum.. . Sana düşen üç masumun hakkını savunmaktı.
Vicdanını rahatsız etse de, sesini titretse de, "ölü senin evinden değilse helva tatlıdır." gibi davranmak değil .. .