Kısırlık Kaderiniz Olmasın

Kısırlık Kaderiniz Olmasın

Köşe Yazarımız Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Dr. Öğretim Üyesi Naziye Gürkan 'Kısırlık Kaderiniz Olmasın' başlıklı yazısını Samsun Son Haber okuyucuları için kaleme aldı.

Kısırlık Kaderiniz Olmasın

İnfertilite, yani kısırlık, bir çiftin düzenli ve korunmasız ilişkiye rağmen bir yıl içinde çocuk sahibi olamaması durumudur. Halk arasında "çocuk sahibi olamama" ya da "gebe kalamama" olarak da bilinir.

Toplumda sanılandan daha sık görülür. Dünyada ve Türkiye'de her 6-7 çiftten biri, yani yaklaşık %15'i bu durumla karşılaşır. Yani çevrendeki insanlara baktığında, tanıdığın birçok kişi de bu süreci yaşıyor olabilir.

Türk aile yapısı ve toplum baskısı nedeniyle infertil çiftlerin tedavi süreci bazen oldukça yıpratıcı olabilmektedir.

İnfertilite sadece kadınlara bağlı bir durum değil. Aslında kadın ve erkek kaynaklı olma oranları neredeyse eşit. Yaklaşık %40 erkekten, %40 kadından, geri kalan %20 ise her ikisinden ya da bilinmeyen nedenlerden kaynaklanıyor.

Sebebi bazen hormonal düzensizlikler, bazen tüplerin tıkalı olması, bazen sperm sayısının düşük olması gibi şeyler olabiliyor. Ama günümüzde tıbbi yöntemlerle birçok çift çocuk sahibi olabiliyor. Yani infertilite bir kader değil, tedavi edilebilir bir durum!

Peki böyle bir çift geldiğinde ne yapıyoruz?

Öncelikle iyi bir öykü almak lazım. Kadının yaşı en önemli faktör. 32 yaşından itibaren yumurtalık rezervi azalmaya başlıyor. Bir kadın annesinin karnındayken ilk yumurtalıkları gelişim aşamasındayken yumurtaları oluşuyor ve doğduğu zaman, büluğ çağında ve adet gördüğü yıllarda her geçen gün giderek rezervi azalıyor. Ve yumurtalar yenilenmiyor; yani erkekteki spermler gibi değil? Erkeğin spermleri üç ayda bir sıfırdan yenilenirken kadının yumurtalıklarındaki yumurtalar doğuştan itibaren yenilenmeden tüketiliyor. Böyle olunca da 35 yaşındaki bir kadın 35 yıllık yumurtasını kullanıyor gebe kalabilmek için? Elbetteki genç bir kadının yumurtasının döllenebilme yeteneği yaşlı bir kadınınkinden daha fazla oluyor. Bunda elbette kadının yaşam tarzı en önemli faktör? Neyle beslendiği, spor yapıp yapmadığı, kilolu olup olmadığı? Yani siz kendinize bakmışsınız yumurtalarınız da kalitelidir.

Bundan başka öyküde herhangi bir hastalık taşıyıp taşımadığı sorulur. Şeker hastalığı, kalp hastalığı ,guatr, tansiyon, astım var mı;  herhangi bir ameliyat geçirip geçirmediği araştırılır. Elbette adet düzeni çok önemli. Mesela gecikerek adet görüyorsa yumurtlama sorunu var demektir. Ya da çok sancılı adet görüyorsa bir çikolata kisti olabilir.

Elbetteki erkek faktörünün için bir sperm analizi şarttır

Bütün bunlar araştırıldıktan sonra detaylı bir fizik muayene, vajinal muayene ve ultrasonografi yapılır. Muayenede hastanın vajinal bir enfeksiyonu, rahim ağzında yara varlığı; ultrasonografide de polip, myom, kist varlığı, rahimde doğuştan bir anomali olup olmadığı araştırılır. Eğer hasta en az altı aydır bebek istiyorsa HSG dediğimiz (histerosalpingografi)   ile tüplerin açık olup olmadığına bakılmalıdır

Ardından bir takım kan testleri yapılır.

Tüm bunların sonuçları birlikte değerlendirilerek hastanın kaç yıldır infertil olduğu da göz önünde bulundurularak bir tedavi programı belirlenir. Tedavi yaklaşımları; zamanı ilişki, yumurtlama fonksiyonlarının düzeltilmesi, birtakım gıda takviyelerinin kullanımı, aşılama ve eğer gerek görülürse de tüp bebek tedavisinden ibarettir.

Bu arada eğer kariyer yapıyor ve gebeliği erteliyorsanız bir infertilite uzmanına gitmek için geç kalmayın.

Her aşamada sizin için yapabileceğimiz pek çok şey olabilir.

Hepinize güzel bir hafta diliyorum. Sağlıkla ve sevgiyle kalın.