Samsun'da Arzu Aygün cinayetinde flaş gelişme

Samsun'da Arzu Aygün cinayetinde flaş gelişme

Samsun'da kaybolduktan 42 sonra cesedi çuval içinde ormanlık alanda bulunan 35 yaşındaki Arzu Aygün'ü öldüren şahsın yargılanmasına başlandı. Savcı toplanan deliller doğrultusunda mütalaasında katil zanlısının müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.

Samsun'un Atakum ilçesinden 17 Aralık 2020'de evinden ayrılan ve ailesinin 24 Aralık'ta polise kayıp başvurusu yaptığı 2 çocuk annesi Arzu Aygün'den bir daha haber alınamadı.

Olayla ilgili kayıp kadının akrabası olduğu ileri sürülen Muharrem Coşkun (37) gözaltına alındı. Muharrem Coşkun suçunu itiraf etti ve cesedin bulunduğu yeri gösterdi. Arzu Aygün'ün cesedi Samsun'un Terme ilçesinin Gökçeağaç mevkisinde sahil yolundaki ormanlık alanda çuval içinde çürümüş halde bulundu.


Olayla ilgili gözaltına alınan 2 çocuk babası Muharrem Coşkun ise Samsun Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Bürosundaki sorgusunun ardından 28 Ocak'ta çıkardığı mahkemece tutuklanarak Samsun T Tipi Kapalı Cezaevine gönderildi.


Tutuklu sanık Muharrem Coşkun hakkında Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Bugün görülen davanın duruşmasına Arzu Aygün'ün babası Seyfullah Aygün, annesi Semine Aygün, kızı ile avukatı Özlem Sezgin Azal ile sanık Muharrem Coşkun ile avukatı Cihan Şahin hazır bulundu.


Kendini savunan tutuklu sanık Muharrem Coşkun, 'Arzu Şahin ile 6-7 yıldır ilişkimiz vardı. Dini nikah kıydık. Uzaktan akrabam olur. Olay gününden bir gün kadar önce kendisi ile telefonda görüştük. Birisinden alacağı vardı. Birlikte bu alacağını almak için gidecektik. Sabah Samsun'a Arzu'nun yanına gittim. Birlikte kahvaltı yaptık. Evden çıktık. Serkan diye bir arkadaşında alacağı vardı. Bunun için Omürevleri mevkisinde Serkan denen şahsın evine gittik. Alacağını alamayınca geri geldik. Oradan aşağı doğru inerken otoparkın yan tarafındaki boşluğa aracı park ettik. Araçtan indik, indikten sonra sohbet etmeye başladık. Sohbet esnasında ufak bir tartışma yaşandı aramızda. Aramızdaki mesele para meselesiydi. Sürekli para verdiğim halde bana sürekli borcunun olduğunu söylüyordu. Bu nedenle aramızda tartışma çıktı. Tartışma esnasında bana argo kelimeler kullanmaya başladı. 'Adam mısın, adam olsan bana bu paranın yetmeyeceğini bilirsin' şeklinde kelimeler kullandı. Elinde benimle ilgili fotoğrafların olduğunu, bunları aileme göndermek ile beni tehdit etti, şantaj yaptı. Bana söylemek istediği önemli bir şeyin olduğunu söyledi ve 'Kenan adlı şahısla birlikteliğinin olduğunu' açıkladı. Ben de kendisine 'Arzu şaka mı yapıyorsun?' dedim. O esnada Arzu aracın ön sağ koltuğunda oturuyordu. Ben de arka koltuktaydım. Araçta her zaman taşıdığım bir silah vardı. Bu silahı 2,5-3 sene kadar önce Giresun'dan almıştım. Şoför olduğum için lazım olur amacıyla bu silahı almıştım ve sürekli aracımda bulunduruyordum. Ben tekrardan Kenan olayının doğru olup olmadığını sordum. Silahı elime aldım. Doğrulttum. O da bana tekrardan 'Sen adam olsaydın da bana sahip çıksaydın, bana para verseydin' dedi. Ben de silahı doldur boşalt yaptığım esnada silah bir anda patladı. Sadece bir kez ateş aldı. Maktulü aracın içerisinde kanlar içerisinde görünce ne yapacağımı bilemedim. Araç ile Terme'ye doğru bir istikamette gittim. Gittiğim yolun bir kısmını hatırlayamıyorum. Ne yapacağımı şaşırdım. Maktulün cesedini Kozluk Sapağı denilen yerde çamlık kenarına bıraktım. Üstüne sadece çuval koydum, kenarlarına da taş koydum ki çuvallar uçmasın diye. Daha sonra Terme'ye geri döndüm. 20-25 gün sonra emniyetten beni aradılar, telefonun, sim kartın ve çantanın ben de olup olmadığını sordular. Bende olduğunu söyledim ve kolluğa teslim ettim. Maktulün telefonundan, onun ağzından mesaj yazdığım doğrudur. Ne yapacağımı bilemiyordum. Maktulün yaşadığı sanılsın diyerek o mesajları yazdım. Emniyette bana telefonu neden açık tuttuğumu sordular. Ben de telefonda bana ait birtakım veriler olabilir düşüncesiyle tuttuğumu söylemiştim. Çünkü öncesinde maktul bana şantaj yapmıştı. Flaş bellek içerisinde mevcut yazı ise Arzu tarafından daha önce yazılarak flaşla atılmış. Ben çantanın içerisinde bu flaş belleği buldum. Yazıya da bu şekilde ulaştım. Kesinlikle bu yazıyı ben yazmış değilim. Önceki ifadelerimin hiç birini kabul etmiyorum. Şimdiki verdiğim ifadenin hükme esas alınmasını talep ediyorum' dedi.


Savcı toplanan deliller doğrultusunda mütalaasını vererek Muharrem Coşkun'un Arzu Aygün'ü öldürmek suçundan Türk Ceza Kanunu'nun (TÇK) 81/1 maddesi gereği müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep eti.


Duruşma karar verilmek üzere 17 Haziran'a ertelendi


Aygün ailesinin avukatı Özlem Sezgin Azal duruşma çıkışı açıklamada bulundu. Avukat Azal, 'Muharrem Coskun'un daha önceki ifadesinde samimi beyanları vardı. Fakat bu duruşmada ifadesini değiştirdi. Yaptığı savunma ve beyanına kesinlikle katılmıyoruz. Cinayetin tasarlanmadan, planlanmadan yapıldığını, işlendiğini söylese de dosya içinde bütün deliller bu cinayetin tasarlanarak planlanarak olduğunun kanıtıdır. Dava 17 Haziran saat 13.30'da bırakıldı. Bizler tekrar adalet için burada olacağız. Muharrem'in gereken cezayı alacağına inanıyoruz. İfadesinde yanlışlıkla öldürdüğünü, o gün olay yerinde tartıştığını para konusu ve namus meselesine çevirmeye çalışıyor. Buna kesinlikle katılmıyoruz. Zaten bütün konuşmalar mesajlaşmalar incelendiğinde olayın para mevzusu olduğu ortada. Cinayeti planlayarak işlemediğini, kavga edip tartıştığını, silahı çektiğini ve yanlışlıkla patladığını söylüyor. Biz onun beyanını asla kabul etmiyoruz' diye konuştu.


Arzu Aygün'ün babası Seyfullah Aygün de 'Duruşma yapıldı. Katil her zamanki gibi saçmaladı. Önceki ifadesi ile şimdiki ifadesi çelişkili. Mahkeme 17 Haziran'a ertelendi. İnşallah 17 Haziran'da en ağır cezayı alacak diye düşünüyorum' şeklinde konuştu.