Haftanın Kitabı - Son Krifos

Haftanın Kitabı - Son Krifos

Haftanın kitabında sizlere Turgay Bostan imzalı Son Krifos adlı romanı tanıtacağız.

Son Krifos, Turgay Bostan tarafından kaleme alınmış bir roman. Biyografisinden, Turgay Bostan'ın Gümüşhane Torul'lu olduğunu öğreniyoruz. Roman onun memleketinden izler taşıyor. Roman yaklaşık 550 sayfa, hacimli bir eserdi. Dolayısıyla çok emek verilmiş.

1912'de başlıyor, Ardasa dedikleri yer aslında Torul. Eski adı Ardasa'ymış. O dönemde Torul ve civarında Türkler ve Rumlar bir arada yaşıyorlar. Hatta yaklaşık bin yıldır birarada yaşıyorlar. Fakat artık Dünya Savaşı öncesi ve savaşla birlikte Doğu Cephesi'nde ilerleyen Ruslar Rize, Trabzon, Erzurum, Bayburt, Gümüşhane... Tüm buraları işgal ediyorlar ve yaklaşık bir buçuk yıllık bir işgal devresi var. İşte bu süreçte maalesef, Pontus hayali ile harekete geçen Rumların, Ruslarla yaptıkları işbirliği ile söz konusu roman da 1912'de başlıyor. Yazarın büyüklerinden dinlediği pek çok kişiye ve olaya eserinde yer verdiği kanısındayız. Kurtuluş Savaşı'nın sonuna kadar geçen bölüm, yani yaklaşık on yıllık bir süreci ve bu on yıllık süreçte Torul ve civarında yaşananları anlatıyor.

Tabii büyük bir kısmı gözlemlerden, duyduklarından ve elbette tarihi vesikalardan derlenmiş titiz bir çalışma. Roman bir dönem romanı, dolayısıyla döneme ve bölgeye ilgili duyanlar ya da o bölgede olanlar için ilgi çekici bir eser. Bir edebiyat şaheseri olmamakla birlikte kendini okutabilen bir roman. Kısa bölümlemelerin olması etkili olmuş. Kimisi tarihi şahsiyet kimisi belki yazarın hakikaten tanıdığı, bildiği kişiler var.

Eserde savaşın getirdiği felaketler resmedilmiş. Krifos kavramına da değinilmiş. Krifos, bölgedeki Hristiyan halkın 16. asırda başlayan Müslüman olma süreciyle başlıyor. Bunların önemli bir kısmı aslında gerçekten din değiştirmemişler. Hıristiyanlık inancını gizli gizli yaşıyorlar. Az bir kısmı ise samimi Müslümana dönmüş. Osmanlı'nın çöküş döneminde inanç hürriyeti teminatı getirilip de Osmanlı merkezi sistemi zayıflayınca tekrar Hristiyan olduklarını ilan ediyorlar. Üstelik Müslüman komşularını çok şaşırtarak yapıyorlar bunu. Nihayetinde 1. Dünya Savaşı döneminde Rus işgali başlayınca da maalesef işgalcilerin yanında yer alıyorlar.

Romanın, eserde gerçeklik arayan okurlar için birkaç handikabı var. Mesela, 1935'te Yunanistan'dan birinin burayı ziyarete gelmesi imkansızdı, tıpkı bizim mübadillerin, örneğin Selanik'e gitmesinin imkansızlığı gibi...

Roman işte ağırlıklı olarak bu dönemi anlatıyor. Yaşananları, savaşın ne kadar büyük bir felaket olduğunu... Romanın sonunda ise mübadele ile birlikte olabilecekler var.