HAYAT ve VAROLUŞ

HAYAT ve VAROLUŞ

Muradiye Ergin'in kaleminden...HAYAT ve VAROLUŞ

“Hayat” denilen şey öyle parayla, pulla, makamla, nefse hoş gelen şeyleri önüne sunarak geçirilmesi gereken bir zaman tüneli değil ki...

Bunlar çok basit ve elde edilebilir şeyler. Kimileri için çok kolay, kimileri için çok zor olduğu için hayatın bu olduğu zannediliyor.

Oysa Hayat çok kıymetli... Ve Allah hep dünyevi mutluluklar peşinde koşmamız için yaratmadı bizleri. En önemli yaratılış gayemiz; yaradanımızı hissetmek, algılamak, şükür etmek…

Rabbimizin bizim yapacağımız hiçbir şeye ihtiyacı yok. Sadece onun varlığını kabul bilip, kitabımız Kuran-ı Kerim ve peygamberimiz Muhammed Aleyhisselamın yolundan gitmek. Onun yaşamını kendi yaşantımıza uyarlamak.

Kaçımız bunu yapıyoruz bilmiyorum. Etrafımız kültür çiçekleri ile dolu ama hangi konuda, kime ne faydaları var. Bence kendilerine dahi faydaları yok...

Klasikler serisi bir sürü yabancı yazarların kitaplarını okuyup ben onu kültürümle boğarım yaklaşımları... Sorsanız bir kez peygamberler tarihî okumuş mu?

Hz. Muhammed (A.S) hayatını ticarette, siyasette, aile hayatında, dost ve düşman kişilerle diyaloglarında nasıl bir davranış sergilemiş.

Okuyan az da olsa içselleştirir, empati yapma yeteneği genişler ve hayatında da davranış modeli olarak ortaya koyar.

Hani veri ne ise çıktı onu alırsınız misali...

Son zamanlarda çok şey okuyup, beyin jimnastiği yapma, kelime oyunları ile ego tatmin ederek doğru olduklarını savunma becerisine sahip olmaları kişiyi haklı çıkarmıyor maalesef.

Buna “ergen yaşlar” dediğimiz yeni nesil ve gençlikte son zamanlarda hepimiz şahit oluyoruzdur. Konuşurlarken onlara hak veresin geliyor ama hayatın gerçeğine oturttuğunuzda doğru değil.

Çok fazla dış etken uyarıcı şeyler var. Televizyon, bilgisayar, telefon, nesil yiyen sözüm ona özgürlük adına yazılmış kitaplar...

Her geçen gün uyarıcılar arttıkça,  bunu hayatımıza doğru bir şekilde uyarlamak yerine nefsî davranmanın bedelini önce biz, siz sonra top yekun toplum kaybı ile ödemek zorunda kalıyoruz. Hatta bu kayıp başlayalı çok oldu...

Hani “iki kelime bilen bir kelime bilenden sorumludur ” demiş ya Hz. Ali;

Bildiği iki kelimenin ehemmiyeti hayata geliş ve varoluş sebebini bilen içerikte olmalı.

Yoksa binlerce kelime bilseniz ne yazar...