Haftanın Kitabı- Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek

Haftanın Kitabı- Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek

Haftanın kitabında sizlere Türk dünyasının en büyük yazarı Cengiz Aytmatov'un Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek adlı uzun hikâyesini tanıtacağız.

Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek bir uzun hikaye; yaklaşık 110 sayfa. Eserin orijinal ismi Deniz Boyloy Cortkon Ala Töböt. Yani çeviri doğru diyebiliriz. Türkiye'de, bu kitabı basan yayınevlerinden birisi kapakta, deniz kıyısında bekleyen bir köpek çizimi kullanmıştı. Tabii ki,bu çok komik ve acıydı. Muhtemelen kapağı çizen kişi hikayeyi okumamıştı bile ama yayınevinin buna müsaade etmesi gülünçtü. Çünkü orada gerçekte bir köpek yok, Ala Köpek Dağı var. Uzaktan bakılınca bir köpeğe benzediği söylenen ve köyün hemen onun kıyısında bulunduğu bir tepe bu. Dolayısıyla denizden baktığınız zaman sanki o kıyıda bir büyükçe bir köpek sizi bekliyormuş, size yol gösteriyormuş gibi bir hava oluşturuyor.

Peki, nedir konusu? Mitoloji ile harmanlanmış bir eserdir, öncelikle onu söyleyeyim. Kirisk adlı Nihivli bir çocuğun ilk defa denize açılmasını anlatan bir hikayedir. Yaşlı bir denizci olan Orhan Ata, babası Emrayin ve babasının amca oğlu Mılgın ile birlikte, bir sabah denize açılırlar. Tabii ki bu burası soğuk bir deniz, Ohotsk Denizi, fokların da olduğu bir deniz ve yönlerini bulmalarını çok kolay bir şey değil. Zaten basit bir kayıkla denize açılırlar. Hedefleri iki günlük bir seyahatinin ardından karşılarına çıkacak üç tane küçük adaya uğramak ve fok avlayıp köylerine geri dönmektir.

Burada mitolojiden, halk inanışlarından epey örnek sunar Aytmatov. Yolculuk başlar. Her şey normaldir, mevsim zaten normal bir mevsimdir. İlk adaya uğrarlar ve orada büyükçe bir fok avlarlar. Yollarına devam ederlerken bir anda hava bozar, muazzam bir fırtına çıkar ve onlar batmamak için küçük kayıklarında ne varsa hepsini atmak zorunda kalırlar. Sadece az bir temiz su kalmıştır ellerinde. Sonrasında fırtına diner ama kesif bir sisin içerisinde kalırlar; hiçbir yeri görememektedirler. Nereye gittiklerini, nereden geldiklerini göremezler, yön merkezi saydıkları Ala Köpek Dağı’nın nerede kaldığını da bilmezler. Sonsuz ve karanlık bir denizin ortasındadırlar. Gökyüzünü göremedikleri için yıldızlara bakarak ya da bir kuş görerek yönlerini tayin edememektedirler. Görmek istedikleri şey olan, kendilerine, açıldıkları zaman eşlik eden deniz kıyısındaki Ala Köpek Dağı’dır. Aytmatov onu görememek gerilimini çok iyi vermiştir.

Geçip gider diye ümit ettikleri sis bir türlü dağılmaz ve bu bekleyiş çok uzun sürer. En nihayetinde bir fedakarlık öyküsüne dönmeye başlar. Aytmatov'un ustaca anlatımı burada da yine kendine yer edinir. Aslında Aytmatov bir bozkır yazarı, bozkır çocuğudur. Denizle, hele de soğuk denizler ile falan çok fazla alakası yoktur. Ama onun gözlem gücü, kaleminin kuvveti, kurgu başarısı, bunların hepsi bir araya geldiğinde bizzat başından geçen bir yazarın bile yazamayacağı kadar başarılı bir eser ortaya çıkarır.

Aytmatov yine hemen her eserinde olduğu gibi burada da bazı semboller kullanmıştır. Çocuk ruhuna yine çok başarılı bir şekilde nüfuz edebilmiş, onun hayal dünyasını, hislerini fevkalade iyi verebilmiştir. Çocuk her yerde çocuktur, Beyaz Gemi’de ya da Ohotsk kıyısında olması pek bir şeyi değiştirmez!

Aytmatov, burada su motifini de çok iyi kullanır. Temiz su, içecek su… Bunu çok başarılı bir şekilde kullanır ve eserde belli bir gerilim seviyesi oluşturur. Sizi de ona dahil eder. Her zaman olduğu gibi yine türkülerin, masalların, efsanelerin de harmanlandığı bir hikayeye dönüştürür. Dediğim gibi, olayı bizzat yaşamış olan bir yazarın bile oluşturmayacağı bir hikayeyi Cengiz Aytmatov kendi ustalığıyla oluşturur. Bu anlamda Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek, Aytmatov'un kendisine hayli yabancı olan bir coğrafyayı bile ne kadar başarı ile anlattığını ortaya koyan bir eser olmuştur.

İyi bir uzun hikaye okumak isteyenler bu eseri çok seveceklerdir.