AYASOFYA'YI ÇOK SEVDİKLERİNDEN DEĞİL

AYASOFYA'YI ÇOK SEVDİKLERİNDEN DEĞİL

Av. Tufan Akcagöz'ün kaleminden...AYASOFYA'YI ÇOK SEVDİKLERİNDEN DEĞİL

Ayasofya'nın ibadete açılma tartışmaları devam ederken, AK Parti hükümetlerinin çevreye yönelik düşmanlığı, doğayı tahrip eden uygulamaları da dur durak bilmiyor. 

Kendi eliyle yaptığı kilise ya da camiyi, Allah'ın evi diye kutsayan insanoğlunun, Allah'ın yarattığı ırmakları kurutması, denizi kirletmesi, ağaçları olur olmaz kesmesi, şayet bir akıl eksikliği değilse, düpedüz cinayettir.
Keşke kendilerini savunsalar..
Biz yapmadık, bunların tümü iftira deseler, diyebilseler..
AKP’nin iktidara geldiği yıllarda, Türkiye’nin toplam tarım arazisi 40 milyon 644 bin hektarken 2017’de toplam tarım arazisi 37 milyon 992 bin hektara gerilemiş.
Tarım politikası yerlerde sürünüyor.
Yok edilen, 2 milyon 652 bin hektarlık alan..
İşlenen tarım arazisi 2003 yılında 26 Milyon 27 bin hektarken, 2017’de bu rakam 23 milyon 375 bin hektara gerilemiş.
Tarım ülkesi iken, ithalatla ayakta duran, muhtaç bir ülke haline geldik.
Ekilen arazi ise 2003’te 17 milyon 408 bin hektarken 2017’de 15 milyon 532 bin hektar.
Çevre düşmanlığı tüm hızıyla devam ediyor.
Batman Hasakeyf'te 12 bin yıllık tarihi mahvettiler. Birçok köy sular altında kaldı. Binlerce yıllık kültür, tarih, yok edildi.
Bitti mi?
Nerde!!
Çanakkale'nin tek içme suyu kaynağı olan ve tarımsal sulama için de kullanılan Atikhisar Barajı, Kaz Dağları'ndaki maden faaliyetleri nedeniyle insan sağlığı için zararlı hale geldi.
Canlı soyuna kast eden maden çıkarma faaliyeti nedeniyle çevre zarar görmeye devam ediyor.
Gidenler hayran döndü biliyorum; 'Türkiye'nin Maldivleri' olarak bilinen Salda gölüne göz diktiler.
Bu doğa harikasının, iki milyon yılda oluştuğuna bakmadan, adeta silahlarını çektiler ve göl çevresine üç yüz bin metrekarelik millet bahçesi yapmayı kafalarına koydular.
Hep zarar, hep talan..
Salda'ya iş makineleri girdi, tahribat sürüyor.
Kepçeler, adeta kötü bir sürüngen gibi saldırıyor Salda sahiline.
Şu ana kadar kaç kamyon kum taşıdılar kim bilir!
Ya Kaz dağlarına ne demeli?
Alplerden sonra oksijenin en bol olduğu bu yerde şimdi AK Parti'nin açtığı yoldan ilerleyen Kanadalı altın şirketi cirit atıyor.
Bu para sevdası, hepimizi öldürüyor.
Binlerce ağaç kesildi, belki binlercesi daha kesilecek.
Bu ne düşmanlık!
Türkiye'nin gizli başkenti İstanbul'a bir bakalım.
İstanbul nefes alamıyor.
Kuzey ormanları, Kuzey Marmara Otoyolu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 3. Havalimanı gibi çevre düşmanı projeler için talan edildi.
Kesilen ağaç sayısını söylemeye dilim varmıyor.
Bu düşmanlık, para için ve biliyoruz ki yandaş müteahhitlerinizi zengin etmek için.
Gözünüzü para hırsı öyle bürümüş ki, artık din iman bahsi açıldığında bile inandırıcılığınızı kaybettiniz.
Oysa en büyük silahınız buydu.
Her nedense, küllenmiş bir hikayeyi yine gündeme getirdiniz.
Ayasofya'yı cami olarak ibadete açma meselesi..
Onda da samimi olmadığınız, İYİ Parti'nin 'Ayasofya cami olarak ibadete açılsın' önerisini reddetmenizden belli.
Elinizden gelse, millete de kabul ettirebilseniz onu bile yıkıp yerine AVM yaparsınız.
Dünya büyük bir ibadethane.
Siz ki böyle güzel derelere, çaylara zulmediyorsunuz, ormanları imara açıyorsunuz; Ayasofya'yı cami olarak ibadete açsanız ne, açmasanız ne?
Samsun'da yaptıkları da bunlardan farklı değil.
Ne sahil bıraktılar, ne yeşil!
Samsun, yeşilsiz ve denizsiz bir kent haline getirildi.
Neymiş, sahil yolu yapacaklar, Kızılırmak kuş cennetine ulaşacaklarmış.
Ulaştılar.
Ne kum kaldı, ne kumsal!
Sanırsınız, Samsun'un doğasını katletmeye yemin etmişler.
Bu kafalardan kurtulmadıkça, insan da tehlike de, hayvan da, tabiat da..
Ayasofya tartışmalarına gelince..
İnsanlığın ortak mirasıdır.
Ne tamamiyle hıristiyanın, ne de bütünüyle müslümanındır Ayasofya.
Bu tarihi mirasa verilen en güzel anlam ise, başta Mustafa Kemal olmak üzere, Cumhuriyet'i kuranların ona verdiği müze sıfatıdır.
Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılmasını savunanların siyasi bir kaygı ile bu adımları attığını, beş yaşındaki çocuk bile kestirebilir.
O halde?
Dokunmayın diyeceğim ama görünen o ki, dokunacaklar ve Ayasofya, siyasi bir ihtirasa kurban gidecek.