Haftanın Kitabı - Uluğ Bey'in Hazinesi

Haftanın Kitabı - Uluğ Bey'in Hazinesi

Haftanın kitabında sizlere Özbek edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Adil Yakubov'un Uluğ Bey'in Hazinesi adlı romanından bahsedeceğiz.

 Adil Yakubov, Özbek edebiyatının önemli yazarlarından birisidir.Kırgız yazar Cengiz Aytmatov'a çok benzeyen yönleri var. Mesela yaşları birbirine oldukça yakın ve daha ötesi onun da babası 1937'deki Stalin katliamları sırasında katledilen aydınlardan birisi. Yakubov bu damga ve bu acıyla büyümüş, yaşamış... Sonra Kızılordu'ya katılmış, İkinci Dünya Savaşı'nda bulunmuş, Sovyetler Birliği'nde yazar olmuş. AmaÖzbek edebiyatı ile Sovyet edebiyatını harmanlayabilmiş başarılı bir romancı.

Uluğbey'in Hazinesi bir tarihi roman; tarz olarak da tür olarak da böyle nitelendirmemiz gerekiyor. Uluğbey, Türkiye'de de oldukça bilinen, tanınan bir şahsiyet. Timur'un torunu, bir alim aslında... Astronomi alanında yaptığı çalışmalarla biliniyor, bildiğimiz bir bilim adamı ve çok meşhur bir rasathanesi, yani gözlemevi var Semerkant'ta. Fakat aynı zamanda bir şehzade... Hükümdar soyundan olduğu için kader onu siyasetle de bir araya getiriyor.

Roman tarihi bir roman. Kurguda, Uluğ Bey'in yaklaşık kırk yıllık bir saltanatı olduğu söylense de,Timur Devleti tarihini bilenler bunun bu kadar uzun olmadığını bilir, bir buçuk-iki yıllık bir süresi olmuştur ve yani ipucu kabul edilir mi bilmiyoruz ama sonuçta zaten öğrenebilirsiniz, hazin bir sonu oluyor. Oğlu tarafından tahttan indiriliyor, sonrasında da katlediliyor.

Tabii karakterler önemli şahsiyetler ve roman da bunu anlatıyor. Bunu anlatırken de aslında Uluğ Bey'in rasathanesinin öneminden bahsediyor ve şu mesajı veriyor esasında, diktatörler kötüdür, ilimin ve aydının düşmanıdır. Tabii romanın baş kahramanı da burada Uluğ Bey'de değil hepimizin yine yakından tanıdığı Ali Kuşçu. Uluğ Bey'in de bir talebesi aynı zamanda. Biliyorsunuzdur, kabri İstanbul'da. Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlı'ya geliyor. Ali Kuşçu romanın baş kahramanı.

Uluğbey müspet ilimlere de ağırlık veren ve kadınların, kız çocuklarının da tahsil görmesi gerektiğini düşünen bir kişi. Fakat onun tahttan indirilmesinin ardından onun bütün izleri silinmeye çalışılıyor, kitaplar yakılıyor ve dinsizlikle suçlanıyor. İslam toplumlarının tarihi süreçteki geri kalış hikâyelerinin de bir örneğini görüyoruz romanda.

Romanın edebi tarafına döndüğümüzde gayet başarılı, çok iyi bir tarihi roman diyebiliriz. Yani mekanlar iyi oluşturulmuş, dönemin şartları çok iyi verilmiş, tarihi şahsiyetlerin önemli bir kısmının gerçek olduğu kanısındayız fakat ağır işleyen bir roman, çok ağır işliyor...

Çok ağır işlemesinin sebebi de belki de çok şahsiyetli olması, çok fazla karakter var romanın içerisinde. Ama edebî bir dil olarak gayet başarılı, iyi bir atmosfer oluşturulmuş. Bir aşk hikâyesi de yedirilmiş içerisine... Döneminin şartları gayet iyi verilmiş. Başarılı bir roman fakat böyle alıp sizi götüren bir roman değil.

Adil Yakubov'u tanımak isteyenlere ve tarihi romanlara ilgi duyanlara kesinlikle tavsiye ederiz. Üst düzey bir tarihi roman olduğunu söylemek lazım.