İnfaz paketi

İnfaz paketi

Av. Tufan Akcagöz'ün kaleminden İNFAZ PAKETİ

Sibirya'daki bir hapishanede üç tutuklu sohbete dalar. 
Birincisi: 
'Beni hapse attılar, çünkü fabrikaya hep 5 dakika geç geliyordum. Sabotaj yapacağımdan şüphelendiler.'
İkincisi: 
'Ben hapisteyim, çünkü fabrikaya hep 5 dakika erken geliyordum. Ajan olduğumdan şüphelendiler.'
Üçüncüsü: 
'Ben fabrikaya hep zamanında geliyordum. Batı icadı bir saatim olduğu için hapse atıldım.'

Siyasi iktidar, şayet muhalifsen seni kodese tıkacak bir şeyler mutlaka buluyor. 
Bizim gazeteci ve yazarların başına gelenler bundan farklı mı?
Bir de bunu bile bile, gazeteciler için de af istiyoruz.
Olacak iş mi!
Hükümet, binbir zahmetle dört duvar arasına kıstırdığı gazetecilerin, güle oynaya çıkmalarına izin verir mi? 
Vermedi.
O nedenle, malûm infaz düzenlenmesi paketinde siyasilere, fikirlerinden dolayı hapiste olanlara bir ışık yok. 
Hem, iki tweet attı diye hapis yatanların,  masumiyetlerinin ortaya çıkması için hükümetin lütfuna da ihtiyaçları yok.
Ama insanın içi acıyor. 
Geneli, af diye nitelenen infaz düzenlemelerine millet olarak alışığız.
Adeta bir Türkiye gerçeği. 
Yani uygulama sadece bu hükümete özgü değil. 
En bilineni, 'Rahşan affı'
Bu yenisine de, 'Tayyip affı' diyelim..
Çünkü bizde kanunları parlamento yapıyor ama her daim telkin eden bir baş irade var. 
Evet insanın içi acıyor.
Tek suçu günahı, yazmak, konuşmak olan insanların dört duvar arasında, sevdiklerinden ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmasını insanın vicdanı kabul etmiyor. 
90 bin mahkumun tahliyesinden bahsediliyor. 
Bunların içinde bir çok âdi suç mahkumu var ama gazeteci yok.
Belinde silah olan el üstünde tutulurken, elinde kalem olan üvey evlat.
Olmaz.
İnfaz düzenlemesi bu yönüyle eksiktir, sakattır.
Toplumun beklentisini karşılamaktan çok uzaktır.
Bu nedenle, herhangi bir başvuruda Anayasa Mahkemesi'nin, eşit bir düzenleme olarak görmediğim bu düzenlemeyi iptal edeceğini düşünüyorum. 
Yasa koyucu, hele böyle bir düzenleme yaparken; siyasi saik güdüp, hasmane bir tutum içine girmemeliydi.
Aman be!
Kimden ne bekliyoruz ki..
Biz yine şu zor günlerde, güzel şeyler düşünmeye devam edelim.
Her şeye ve herkese inat. 
Çünkü, yaşamak direnmektir. 
Madem konu hapisten, infaz düzenlemesinden açıldı; buyurun.. 
Kadın, gece yarısı yanından kaybolan kocasını bulmak için kalkar. 
Evde yalnızlık içinde, aşağıdan gelen bir ses duyar. Aşağı iner ve tekrar dinlemeye başlar ama kocasını bulamaz.
Biraz daha aramak için aşağı depo'ya iner. Orada kocasının, dizleri üstüne çökmüş vaziyette, duvara dönmüş ağladığını görür.
Ve merakla sorar: 
- Kocacığım, neyin var, ne oldu?
Kocası:
- Hatırlıyor musun, baban bizi el ele yakaladığında bir soru sormuştu, ya evlenirsin ya da 20 yıl hapis yatarsın."
Kadın şaşırarak:
- Eeee ne oldu?
Adam:
- Bugün, hapisten çıkmış olacaktım.