Samsunspor'un BAK Spor maçının taktik analizini sunuyoruz.
Ligin ilk iki haftasını zorlanarak ama fire vermeden geçmiştik. Bu iki maçta da, geçen seneye nazaran iyi olduğumuz noktaları tespit etmiş ama bunun yanı sıra geçen sene olduğu gibi taktiksel olgunluk anlamında sıkıntılarımızın aynen durduğunu söylemiştim.
Bu durum, BAK Spor maçında bu defa, ilk kez bu denli bariz biçimde yüzümüze çarpıldı. Çünkü ilk kez karşımızda ne yaptığını bilen, ayakları yere basan ve belli bir kalite çıtasının üstünde bir rakip vardı. Dahası taktiksel anlamda ne yaptığını da bilen bir ekip vardı maçın başından sonuna kadar.
İrfan Hoca, bana biraz teatral gelse de, taraftar ile pozitif etkileşimi nedeniyle kendini kredili bir hoca haline getirdi. Bu noktada hoca ile alakalı sıkıntılı gördüğüm tarafları daha önce yazdığım gibi bir kez daha hızlıca yazıp maç ile alakalı değerlendirmelere geçebiliriz.
Hoca ne kendisi ne de gördüğüm kadarıyla ekibiyle benim hayal ettiğim, taktiksel donanın anlamında modern bir hoca profili çiziyor. Bunca geçen zamana rağmen halen bir oyun şablonu bulamamış olması ve henüz takımın bir strateji üzerinden sonuç aldığını gösterememesi bu konudaki tespitlerimi doğrular nitelikte. Takım, Türkiye'deki çoğunluk hocanın oyun kültüründen öte bir şey vadetmiyor açıkçası. Takım ciddi bir resesyona girmediği müddetçe, belli artıları ile bu ligi rahatlıkla kotaracaktır. Lakin uzun yıllardır hasretini çektiğimiz tatmin edici futbolu bu sene de göremeyeceğimiz bilinmelidir. Bu sene takımımız aynen Hüseyin Kalpar Hoca ile Süper Lig'e çıktığımız sene olduğu gibi, takım disiplini, arkadaşlık ortamı, fiziksel kalite ve hoca otoritesi ile ilerleyen haftalarda tempo kazanır ve bu tempo ile de ligi sürklase edebilir.
Rakibimizin ilk maçını seyretmedim, dolayısı ile her hafta bu şekilde mi oynuyorlar emin olamadım. Lakin yine de bizi iki maçta da seyretmiş ve de ona göre bir strateji üretmiş gibi göründü bana açıkçası. İlk yarıda herkesin dikkatini çekmiştir eminim, ağır savunmamızın üzerine öndeki üç hareketli ve fizikli ön oyuncuya atılan uzun toplar ile hücum etiller. Bir gol yedik ve bir kaç tane de önemli tehlike atlattık, bu stratejileri nedeniyle. Bu noktada sene başından beri yaptığım tespiti yineliyorum, stoper mevkisinde iki isimden biri daha hızlı ve süpürücü olmalı. Bu doğrultuda Yalçın'ın yanına ilk isim olarak Erkam düşünülmeli.
Maçın ilk yarısında rakibin bizim stoperleri uzun vurdurma ve topu kendi birinci bölgelerinde kazanıp, kazandıkları topları da hızlı biçimde bizim dağınık ve ağır savunma üzerine vurma stratejisini izledik. Çok oyuncu ile ani ön alan presi uyguladılar ve uç adamlarını stoper ile stoperlerin bağlantı noktası Samed Hakan'ın arasına sokarak stoperleri kontrolsüz vuruşa zorladılar. Bu stratejileri topu oyuna sokma yetisi nispeten zayıf olan Aytaç üzerinde işledi. Fakat enterasandır ki bu durum ikinci golümüzde Yalçın'ın topu oyuna doğru sokması nedeniyle de 3 topta kalelerinde golü görmelerine neden oldu.
Çok fazla taktik-stratejiye boğmadan yazıyı devam ettireyim. Bu maçta hele ki rakibin oyun stratejisini gördükten sonra orta sahada fiziksel ve hız kalitesi olmayan Samed Hakan ile devam edilmesi maç boyunca 10 kişi oynamamıza sebep oldu diyebiliriz. Tek ön libero ile oynarken Samed tercihi bize pahalıya oldu. Samed, biri ilk yarıda diğeri ikinci yarıda toplam iki top kapma ile oynadı. Bir ön libero için büyük bir defo bu durum. Üzerinde hiç baskı olmadığı, rakibin hiç üçüncü bölgede işi olmadığı maçlarda (bu sene oynadığımız ilk iki maç gibi) bir görüntü ortaya koyuyor ama bu görüntü bir çoğumuz için aldatıcı oluyor.
Maçın en kötüsünden sonra gelelim en iyisine. Gökhan Alsan gibi bir oyuncumuz olmasa idi bugün haşat olabilirdik. Adam hem savunma anlamında hem de hucum yönünde komple bir oyuncu. Yanına Okan gibi tempolu gerçek bir hamal koyup 4-2-3-1 oyna. Orta sahada, bugün olduğu gibi, hiç bir rakibe ezilmeyiz.
Bu hafta kenar ekip sınıfta kaldı. Umarım bu haftadan gerekli dersler çıkarılır ve önümüzdeki haftalarda daha pozitif futbol oynayarak istediğimiz sonuçları alırız.