Gürbüz: 'Terör örgütleri küreselleşmekte'

Gürbüz: 'Terör örgütleri küreselleşmekte'

Samsun Barosu Başkanı Av. Kerami Gürbüz, uluslararası toplumun, emsali bulunmayan ölçekte bir tehditle karşı karşı olduğunu, terör örgütlerinin küreselleştiğini, çok daha büyük ölçekte kayıplara yol açabilecek şiddet kapasitesine ulaştığını söyledi.


Yeni Zelanda'daki katliamı kınayan Samsun Barosu avukatları, Çanakkale şehitleri için de saygı duruşunda bulundu. Baro Başkanı Av. Kerami Gürbüz, Yönetim Kurulu Üyeleri ve avukatların katılımıyla, Samsun Adliyesi'nde bulunan Avukatlar Odası'nda saygı duruşu ve ardından basın açıklaması yaptı.
Çanakkale şehitleri için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulmasının ardından basın açıklamasını okuyan Av. Kerami Gürbüz, 'Bu son olay bir kez daha göstermiştir ki; günümüzde uluslararası toplum, emsali bulunmayan ölçekte bir tehditle karşı karşıyadır. Terör örgütleri küreselleşmekte, çok daha büyük ölçekte kayıplara yol açabilecek şiddet kapasitesine ulaşabilmekte, gelişen sosyal medya imkanları sayesinde kendi söylemlerini yayma ve gençleri şiddete teşvik etme yeteneklerini arttırmaktadırlar. Yeni Zelanda'daki saldırının öncesinde ve işlenişinde yaşananlar da eylemin tek kişinin eylemi değil, bilakis uluslararası ölçekte organize bir eylem olduğunu ortaya koymaktadır. Terörün motivasyonu her ne olursa olsun nerede, ne zaman ve kim tarafından kime karşı hangi şekilde işlenirse işlensin hiçbir terör faaliyet meşru görülmez. Uluslararası toplum, terör örgütleri arasında ayrım gözetmemelidir ve terör gruplarının, üyelerinin ve eylemlerinin önlenmesinde, sindirilmesinde, takibinde ve yargılanmasında aynı kararlılıkla hareket etmelidir' dedi.
Terör olaylarında sosyal medya ve oyunların etkisine de değinen Gürbüz, şunları söyledi:
'Terörün psikolojisinin temelinde bulunan ve meydana gelmesinde etkin olan nefretin ve fanatizmin ortadan kaldırılmasıyla terörün büyük ölçüde ortadan kalkacağı da aşikardır. Öyleyse tüm toplumlar, yıkıcı değil yapıcı, kırıcı değil onarıcı, küstüren değil barıştırıcı, nefret ettiren değil sevgiyi hedefleyen bir dil ve üslubu çocuklarına ve gençlerine aşılamak zorundadır. Artık özellikle sanal dünya ve onun dayattığı oyunlar, çocukların ve gençlerin hayattan ve insanlıktan kopmalarına sebebiyet vermemeli, bu tür teknolojik olanaklar gerekirse sıkı yasal denetimlere tabi tutulmalıdır.'