Kasko, trafik veya sağlık sigortası poliçesi satın alma süreci, dijitalleşmeyle birlikte köklü bir değişim geçirdi.
Artık tek bir ekran üzerinden, saniyeler içinde, onlarca farklı sigorta şirketinin sunduğu teklifleri karşılaştırabiliyoruz. Bu şeffaflık tüketiciler için büyük bir avantaj yaratsa da aynı zamanda fiyat tuzağına düşme riskini de beraberinde getiriyor. Zira çoğu kullanıcı, çevrim içi platformlarda karşılarına çıkan teklifleri sadece fiyata göre sıralayıp, en ucuz olanı seçme eğilimi gösteriyor.
Oysa sigorta, bir elektronik eşya satın almaya benzemez; satın aldığınız şey bir ürün değil, bir taahhüttür. Poliçenin gerçek değeri, onu satın alırken değil bir hasar anında, yani o taahhüde en çok ihtiyaç duyduğunuz anda belli olur. İşte o an geldiğinde, fiyattan birkaç yüz lira tasarruf etmenin aslında çok daha büyük bir maliyete ve strese yol açtığını fark edebilirsiniz. Bu nedenle, sigorta şirketleri arasında bir seçim yaparken fiyattan çok daha kritik olan ve poliçenizin kalitesini belirleyen diğer faktörleri de titizlikle incelemeniz gerekir.
Teminatın Sınırları ve Poliçenin Gizli Detayları
Gördüğünüz o en düşük fiyatın genellikle mantıklı bir sebebi vardır: Kapsamın daraltılması. Bir poliçe ne kadar ucuzlarsa, genelde teminat dışı haller listesi bir o kadar kabarık, limitleri ise bir o kadar düşük olabilir. Kasko sigortası arıyorsanız, en ucuz teklif muhtemelen mini onarım teminatını içermiyor, ikame araç süresini çok kısa tutuyor veya doğu ile sel gibi kritik doğal afet risklerini kapsam dışı bırakıyor olabilir.
Benzer şekilde, bir sağlık sigortası teklifinde düşük prim genellikle sadece yatarak tedaviyi kapsaması veya ayakta tedavi teminatında çok düşük seans limitleri ya da yüksek katılım payları olması anlamına gelir. Fiyata odaklanmak, poliçenizi tam da en çok ihtiyaç duyacağınız temel risklere karşı etkisiz hale getirebilir. Bu nedenle benzer fiyatlı iki poliçeyi değil, benzer teminatlara sahip iki poliçenin fiyatını karşılaştırmak esastır.
Anlaşmalı Kurum Ağı ve Hasar Süreci Deneyimi
Poliçenizin ne kadar işlevsel olacağını belirleyen en hayati faktör, o şirketin size sunduğu hizmet ağıdır. Bir kasko poliçesi satın aldınız, ancak şirketin anlaşmalı servis ağı sadece şehrin çok dışındaki, kalitesinden emin olmadığınız tamirhanelerden oluşuyorsa ne yaparsınız? Veya bir tamamlayıcı sağlık sigortası poliçeniz var, ancak evinizin veya iş yerinizin yakınındaki A sınıfı hastanelerin hiçbiriyle anlaşması yoksa, o poliçenin pratikte ne anlamı kalır? Hizmet ağının genişliği ve kalitesi, sigorta seçiminde fiyattan bile önce gelmelidir.
Bununla birlikte, anlaşmalı kurum kadar önemli olan diğer bir konu da hasar deneyimidir. Bu,sigorta şirketinin itibarını belirleyen asıl unsurdur. Hasar anında şirkete ulaşmak kolay mı? Süreçleri dijital mi, yoksa hâlâ sizden bir yığın fiziksel evrak mı talep ediyorlar? Mobil uygulaması üzerinden hasar ihbarı yapıp, dosya durumunu takip edebiliyor musunuz? Ve en önemlisi, onaylanan tazminatları ne hızda ödüyorlar? Bazı sigorta şirketleri süreci yokuşa sürerken, bazıları hasarınızı saatler içinde çözebilir. Bu deneyim farkı, ödediğiniz prim farkından çok daha değerlidir.
Bir başka deyişle, sigorta seçimi bir maliyet optimizasyonundan çok bir risk ve hizmet kalitesi yönetimidir. Çevrim içi karşılaştırma platformları da bu noktada kilit bir rol oynamaktadır. Örneğinsigortam.net gibi platformları sadece fiyat listesi olarak değil, aynı zamanda bu detayları yan yana görmek için bir analiz aracı olarak kullanmak gerekir. Zira bu platformlar size poliçe teminatlarını, limitlerini ve anlaşmalı kurum ağlarını karşılaştırma imkânı sunmaktadır.
Unutmayın; en iyi poliçe en ucuz olan değil, ihtiyaç anında sizi en hızlı ve en eksiksiz şekilde koruyan poliçedir.







