ÖĞRETMENİ KORUYAMAYAN ÜLKE GELECEĞİNİ KORUYAMAZ
Samsunsonhaber Köşe Yazarı Onur Şirin'in kaleminden 'ÖĞRETMENİ KORUYAMAYAN ÜLKE GELECEĞİNİ KORUYAMAZ'
Ankara'da bir lise sınıfından yansıyan o görüntüleri izlerken sadece midem değil, ruhum da düğümlendi. Bir tarafta, yıllarını eğitime vermiş, saçlarına tebeşir tozu karışmış bir meslektaşımız; diğer tarafta ise gençliğin verdiği cehaletle değil, sırtını dayadığı "cezasızlık" kültürüyle öğretmenini alaya alan, fiziki ve sözlü tacizde bulunan bir güruh...
O videoda izlediğimiz şey, sadece disiplinsiz birkaç öğrencinin şımarıklığı değildir. O görüntüler; yıllardır ilmek ilmek işlenen"öğretmeni itibarsızlaştırma" projesinin final sahnesidir.
Bu Noktaya Nasıl Geldik?
Kimse "Gençlik bozuldu" kolaycılığına kaçmasın. Bu tablo, öğretmeni sınıfta "yetkisiz eleman", veli karşısında "memnun edilmesi gereken hizmetli", idare karşısında "sorun çıkaran personel" konumuna indiren sistemin eseridir.
- Öğrenciye "Senin notun benim maaşımdan değerli" hissini verenler,
- Alo 147 ve CİMER hattını, öğretmeni ispiyonlama ve baskı altına alma aracına dönüştürenler,
- Disiplin yönetmeliklerini "idare-i maslahat" (durumu idare etme) sanatına çevirenler,
- Öğretmenin en ufak bir uyarısını "psikolojik şiddet" diye yaftalayıp soruşturma açanlar...
İşte Ankara'daki o sınıfta öğretmenin etrafını saran, onunla dalga geçen o cüretkarlığın mimarları bunlardır. O çocuklar, öğretmene el kaldırdıklarında başlarına hiçbir şey gelmeyeceğini, sistemin öğretmeni değil kendilerini koruyacağını çok iyi biliyorlar.
Öğretmen Yalnızdır, Öğretmen Sahipsizdir!
Bizler Başöğretmen Atatürk'ün "Eserinin üzerinde imzası olmayan yegâne sanatkâr" dediği öğretmenlerden, sınıfta öğrencisinin maskarası haline getirilmeye çalışılan öğretmenlere nasıl dönüştük?
Cevap basit:Yalnız bırakıldık.
Bir öğretmen şiddete uğradığında, hakarete maruz kaldığında arkasında ne bakanlık duruyor ne de caydırıcı bir yasa. "Aman veli duymasın, aman okulun adı çıkmasın" diyerek olayların üstünü örten idareciler, öğretmeni o sınıfa tekrar o travmayla sokarken vicdan azabı çekmiyor mu?
Bugün o videodaki öğretmenin çaresiz duruşu, Türkiye'deki bir milyonu aşkın öğretmenin ruh halidir. Öğretmen korkutulmuştur, öğretmen sindirilmiştir. Eline tutuşturulan müfredatı yetiştirmeye çalışırken, can güvenliğini ve onurunu korumak zorunda bırakılmıştır.
Bir Milleti Çökertmek İsterseniz...
Tarih şahittir ki; bir milleti savaş meydanlarında yenemezseniz, eğitim ordusunu çökertirsiniz. Öğretmenine saygı duymayan bir nesil, bayrağına da, devletine de, geleceğine de saygı duymaz. Sınıfta öğretmeniyle dalga geçen o genç, yarın toplum içinde kuralları, hukuku ve adaleti de aynı şekilde tiye alacaktır.
Kınama mesajları yayınlamakla, "takipçisiyiz" demekle bu iş çözülmez. Öğretmene şiddeti katalog suçlar kapsamına alan, öğretmenin itibarını yasal güvence altına alanÖğretmenlik Meslek Kanunu gerçek anlamda revize edilmeden bu yangın sönmez.
O sınıfta yere düşürülen öğretmenin onuru değil, Türk milletinin geleceğidir.