Feyza Koyun

EKSİK

Feyza Koyun

 

"Kime sorsan evinde bir oda eksik"

 

Özdemir Asaf'ın en haklı dizelerinden biri.

 

Her devirde geçerli. Üstelik artık sormaya bile gerek yok. Çünkü sormadan başlıyoruz şikayet etmeye.

 

Yetmeyen kazancımız, sevmediğimiz işimiz, anlayışsız eşimiz, hareketli çocuklarımız, veremediğimiz kilolarımız, arkadaşlarımız, çevremiz, komşularımız...

 

 

Buraya eklenebilecek onlarca örnek var dilimizde.

 

"Hasbihal" edermiş eskiler. Arapça ‘da "hal hatır sormak" demek.

 

İki ya da daha fazla kişinin karşılıklı konuşması, söyleşmesi, dertleşmesi.

 

Bizde karşılığı sohbet. İsmi değişse de anlamı aynı, yani aynıydı; artık değil.

 

Biz zamanla o içeriği değiştirdik. Sohbet dediğimiz o güzel kavram tek taraflı yakınmaya bazen de kendi doğrusunu dayatmaya evrildi.

 

İstisnaları olmakla birlikte kimse kimseyi canı gönülden dinlemiyor artık. Dinliyor gibi göründüğü zamanda da sıra kendine geldiğinde söyleyeceklerini düşünüyor.

 

 “Aynen" kelimesi de bu yüzden bu kadar yayıldı bence. "Söylediklerinin çoğunu dinlemedim ama daha fazla uzatmanı istemiyorum" un kısaltması.

 

 Aynen diyoruz ve tüm sorunlar çözülüyor. İşin ilginç yanı herkes bundan şikayetçi. Herkes karşısındakini bencillik ve tatminsizlikle suçluyor.

 

Sosyal medyada bunun örneklerini bolca görürsünüz. Sizin daha dün kafanızı şişirmesinden korkup telefonunu açmadığınız arkadaşınız kafa şişirenleri hedef aldığı atarlı bir gönderi paylaşıveriyor ya da her zaman yaptığınız gibi hayatınızın tüm olumsuzluklarını kahve eşliğinde anlattığınız günün akşamı " Olumsuz insanlardan uzak durun zira her çözüm için bir problemleri vardır" diyen Einstein cümlesine beğeni atıveriyorsunuz.

 

Aslına bakarsanız farkında olmadan üç maymunu oynuyoruz. Çevremizdeki güzellikleri ve gerçekten kim olduğumuzu GÖRMÜYOR, bizimle gerçekten sohbet etmeye çalışan dostumuzu ve iç sesimizi DUYMUYOR, sahip olduğumuz şeylerin kıymetini ve gerçekte kim olduğumuzu BİLMİYORUZ.

 

Annem sobalı evden kaloriferli eve taşınıp da yeni evinde merdaneli çamaşır makinesini  ilk çalıştırdığında sıcak suya rahatça ulaşabildiği için çamaşırı daha kolay yıkamış ve buna çok mutlu olmuş. Yaşadığı mutluluğu komşusuyla paylaştığında komşusu "Allah otomatik makine da verir inşallah" demiş. Annem o sırada bir anlam veremediği bu duayı otomatik çamaşır makinesine sahip olduğunda anlamış. "Ama o ana kadar otomatik makinenin yokluğunu hiç hissetmedim" demişti.

 

Olmayanın yokluğunu hissetmeyecek kadar olana odaklandığımızda, olmayanı oldurma şansımız da artıyor. Çünkü o zaman daha enerjik, daha üretken, daha verimli oluyoruz. Zihnimiz daha iyi çalışıyor. Üstelik tüm bunlar olurken biz yaşamdan keyif alıyoruz; çevremizdekiler de bizden...Dostlarınızla hasbihal etmeye başlıyorsunuz. Bir bakıyorsunuz odalar da  tamamlanıyor. Daha ne olsun.