Sercan Bayram

BU SEFER 'SAĞLAM' GELİYORUZ

Sercan Bayram

Ligin henüz ilk devresi bitmeden o kadar fazla olay yaşandı ki, neye sevineceğimizi ya da neye üzüleceğimizi şaşırır hale geldik.

 

Çift başlılık dedikoduları, oyuncular arasındaki fazla para alma muhabbeti, namağlup durumda olmamıza rağmen oynanan kötü futbol, İrfan Buz’un istifa etmesi, İsmail Uyanık başkanın şirketle irtibatını koparması, Yüksel Yıldırım’ın açıklamaları ve Ertuğrul Sağlam’ın yıllar sonra yeniden teknik direktör olarak Samsunspor’a gelmesi. Bütün bunlar sanki saatler içinde olmuş gibi herkeste şok etkisi yarattı.

 

Kulübün idare yönüne değinmekte bir fayda görmüyorum. Takımı ve Ertuğrul hocayı değerlendirmek için ise Sarıyer ve Çaykur Rizespor maçını bekliyordum. Sarıyer maçıyla başlayalım. Ligde en son ne zaman iyi bir futbolla taraftarın mutlu olduğunu hatırlamıyorum bile. Ancak Sarıyer maçında ortaya konan futbol, Samsunspor’a gönül veren bizle 3-0 gibi net bir skordan bile daha çok sevindirdi.

 

Topu kaybettiği anda basıp geri kazanan, hücumda daha da istekli olan bu takım aslında sezon başından bu yana eleştirdiğimiz takımın aynısıydı. Öyleyse ne değişti de bu futbolcular bambaşka bir mücadelenin içine girdiler? İnsanlar ne derse desin, ben bunu tamamen Ertuğrul Sağlam ismine bağlıyorum.

 

Yanlış anlaşılmasın, bu kısa sürede taktik ya da teknik anlamda takıma kattıklarından çok Ertuğrul Sağlam’ın ismi bu futbolcuları daha mücadeleci bir kimliğe soktu diyorum.

Ertuğrul Sağlam kariyer olarak Türk teknik direktörlerin içinde en önde gelen isimlerden. Bursaspor ile kazandığı Süper Lig Şampiyonluğu döneminde ise zirveye oturmuş bir isim.

 

Samsunspor ve Samsun ile olan geçmişi nedeniyle de hepimiz gururlandırmıştık zaten.

Sarıyer karşısında oyunun genelinde hâkim olan taraf bizdik. Bu oyuncularımızın daha özveriyle ve iştahla oynamasından kaynaklı bir durum oldu. Kadroyu tek tek değerlendirmekten ziyade vasat performansı aşamayan iki oyuncudan bahsetmek istiyorum. İlk olarak İlyas Kubilay Yavuz’u performansını konuşmak lazım.

 

Öncelikle bu takımda kim ekstra bir şeyler yapar diye sorulsa, çoğunluğun cevabı Kubilay olacaktır. Ancak bazı maçlarda, hatta çok iyi de oynadığı bazı maçların önemli bölümlerinde vermediği ya da vermekte geç kaldığı paslar oldukça fazla oluyor.

 

Bu tarz sorunlar Kubilay’ın oyun zekasına ve oyun kalitesine gölge düşürüyor. Sarıyer maçında da maalesef bu hatalar Kubilay’ın eleştirilmesine yol açtı.

 

Ancak Ertuğrul hocayla birlikte çok farklı bir kimliğe bürüneceğini de düşünüyorum. Hem kendisi, hem de Samsunspor için önemli bir süreç var. İnşallah her iki taraf da bu süreci en verimli şekilde atlatır.

Diğer bir konu ise Gökhan Alsan’ın bir türlü düzelmeyen performansı. Süper Lig’den gelmesi, aldığı ücret, oyun kalitesi, geçmiş istatistikleri elbette önemli. Ancak Gökhan geldiği günden bu yana vasat oyununun üstüne hiçbir zaman çıkamadı. Ne ondan bekleneni verebildi, ne de mücadele anlamında taraftarı memnun edebildi.

 

Başka bir sebep mi var, yoksa kasıtlı mı oynamıyor bilemiyoruz. Ancak böyle giderse eleştiriler çok daha ağır noktalara gelebilir, hatta Sarıyer karşılaşmasında da bunun bazı örneklerini gördük maalesef.

 

Gelelim Türkiye Kupası’na …

 

Ligde aşırı önemli bir dönem yaşamamız, iç sıkıntıların bazı zamanlar ayyuka çıkması ve Manisa FK’nın şimdiye kadar bize nazaran daha iyi bir performans göstermesi kupayı normalden biraz daha önemsiz hale getirdi.

 

Ancak ekonomik şartları iyi olan bir Samsunspor hangi ligde olursa olsun, hangi durumda olursa olsun kendine yakışan oyunu oynamalı ve her maça kazanabilmek adına çıkmalı diye düşünüyorum.

 

Bu nedenle ikili maçlarımızın ilk aşaması olan Çaykur Rizespor karşılaşmasına neredeyse tamamı yedek olan kadroyla çıkmak bana çok büyük bir risk olarak göründü.

 

Hatta bireysel hatalar dolayısıyla yediğimiz gollerin de bunu desteklediğine şahit olduk. Ancak ilk yarının sonunda bulduğumuz gol ve ikinci devreden itibaren oynadığımız etkili oyun biraz olsun umutlanmamızı sağladı. Oyuna aynı anda giren Bahattin ve Kubilay ile birlikte rakip yarı alanı adeta abluka altına aldık ve maçı 3-2’ye getirmeyi başardık.

 

Belki birkaç dakika daha süremiz olsa beraberliği bile yakalayabilirdik. Ancak bir Süper Lig takımına karşı hem de deplasmanda yedek kadroyla çıkıp, bu skoru alabilmek içeride oynayacağımız ikinci maç için ümit verdi diyebiliriz.

 

Devre arasına gireceğimiz dönemde oynayacağımız ikinci maçı kazanıp, üst tura çıkacağımızı düşünüyorum..