Av. Kürşat Orhan Şimşek

Doktor Hatası Candan Eder

Av. Kürşat Orhan Şimşek

Hani bildik bir söz vardır, 'avukat hatası maldandoktor hatası candan eder' diye. Her ne kadar mal canın yongası da olsa önce can gelir. Elbette hekimlerimize, sağlık çalışanlarına güvenimiz tam ve Atatürk’ün “Beni Türk Hekimlerine emanet edin “ sözü düsturumuz. Ancak maalesef zaman zaman istenmeyen hatalı tedavi ve teşhis durumlarıyla da karşılaşabiliyoruz.

 

İşte bu gibi durumlarda “Tıbbi Hata” olarak dilimize çevirebileceğimiz “Malpraktis “ kavramı ile karşılaşıyoruz.

 

Özetlersek; malpraktis ,herhangi bir sağlık hizmeti aldığımızda hastane koşulları, hekimin teşhis, tedavi vb. hataları ya da sağlık çalışanlarından kaynaklı hukuka uygunluk taşımayan tıbbi hatalara maruz kalmamız demektir.

 

Tıbbi Hata ile karşılaşan vatandaş ne yapmalı?

Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir: 'Herkes, ..., maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.' der. Bu kapsamda anılan Anayasa hükmü ile kişinin maddi ve manevi varlığının bütünlüğü gerek kamusal yetkilerle donatılmış kişilerin gerekse özel kişilerin müdahalelerine karşı güvence altına alınmıştır. Yani devlet, en üst normla tıbbi müdahaleler nedeniyle kişilerin maddi ve manevi varlığını etkili olarak koruma ve maddi ve manevi varlığına saygı gösterme şeklinde pozitif yükümlülük üstlenmiştir. Nitekim Anayasa’nın 56. maddesinde de belirtildiği üzere pozitif yükümlülük, sağlık alanında yürütülen faaliyetleri de kapsamaktadır.

 

Devlet, bireylerin yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlıklarını koruma hakkı kapsamında ister kamu isterse özel sağlık kuruluşları tarafından yerine getirilsin sağlık hizmetlerini, hastaların yaşamları ile maddi ve manevi varlıklarının korunmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınabilmesini sağlayacak şekilde düzenlemek zorundadır.

 

İlke olarak tıbbi ihmallere ilişkin şikâyetler konusunda temel başvuru yolu, hukuki sorumluluğu tespit adına takip edilecek olan hukuk veya idari tazminat davası yoludur. Ancak ilk önce yaşadığımız tıbbi hatalarla ilgili şikayetlerimizi bulunduğumuz İl Sağlık Müdürlüğüne elimizdeki belgelerle birlikte yazılı olarak bildirmemiz gerekmektedir.

 


Yine aynı hususta Cumhuriyet Başsavcılığı’na soruşturma açılması için şikâyet dilekçesi verilmeli ve konu hakkında yargının harekete geçmesi sağlanmalıdır. Bu durumda yalnızca hekim ve ilgili sağlık çalışanları değil aynı zamanda tedaviyi gerçekleştiren sağlık kuruluşuda “adam kullanan ve işleten sıfatıyla” müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır.
Burada sorumluluğun temeli vekillik sözleşmesi olduğundan doktor ve sağlık kuruluşu kanun gereği en hafif kusurundan bile sorumludur.

 

Burada özel hastaneler ile devlet hastaneleri arasında şöyle bir ayrım vardır.

Malpraktis devlet hastanesinde meydana gelmişse burada maddi ve manevi tazminat yönünden muhatabımızSağlık Bakanlığı olup, davamızı İdare Mahkemesinde Sağlık Bakanlığı aleyhine açmamız gerekmektedir.

 

Ancak yaşadığımız malpraktis, özel bir sağlık kuruluşunda meydana gelmişse burada açacağımız tazminat talepli davalarda muhatabımız hekim ve adam çalıştıranın sorumluluğu gereği özel sağlık kuruluşu olacaktır. Zira, özel hastane işleteni, öncelikle tacir sıfatıyla basiretli bir tacir gibi davranması gereği yanında, yaptığı hizmetin yaşama hakkını yakından ilgilendiren kamusal nitelik taşıyan sağlık hizmeti olması nedeniyle de hastanın ve özel durumlarda yakınlarının zarar görmemesi için gerekli olan sadakat ve özeni göstermek durumundadır. Bu özen, başta doktor ve diğer yardımcı personeli seçme ve denetleme açısından yüksek oranda gösterilmeli, diğer şartların hazırlanmasında da aynı ilke unutulmamalıdır.

 

Sağlık Çalışanları Ne Yapmalı?

Hekim tıbbi müdahale öncesi hastadan aydınlatıcı onam almalı, yani hastayı teşhis, tedavi ve riskler hususunda hem yazılı olarak hem de sözlü olarak bilgilendirmelidir.

 

Aydınlanmış onam yapılmadığı takdirde hekim hukuki olarak sorumlu olacaktır. Hekim ve sağlık çalışanları tedavi ve teşhiste özen yükümlüğüne uygun hareket etmelidir. Hekim veya sağlık personeli sağlık hizmetini uygulama yetkisi taşıması, tıp ilmine ve tekniğine uygun yöntemleri kullanmalıdır.

 

Malpraktis, yaşam hakkını doğrudan ilgilendirecek kadar önemli bir husus olduğundan hekimler, sağlık çalışanları ve gerekse sağlık kuruluşları özel olsun kamu olsun bu konu hakkında bilgilendirilmelidir. Dünyada olduğu gibi artık Türk Hukuk sisteminde de pratik alan bulan bu davalar nedeniyle yüksek tazminatlara hükmedilmektedir. Bu nedenle başta doktorlarımız olmak üzere sağlık çalışanları ve kuruluşlarına mesleki sorumluluk sigortası yapmalarını doğabilecek yüksek miktarlı tazminatlara karşı önleyici bir yol olarak tavsiye etmekteyiz.
Hekimlerimize ve sağlıkçılarımıza tıbbi hatalardan uzak bir hafta, hastalarımıza da bir an önce şifa diliyoruz.

Sağlıcakla…