'Medya'da şiddet ve intihar haberlerinde haber dili' konuşuldu

'Medya'da şiddet ve intihar haberlerinde haber dili' konuşuldu

İletişim Başkanlığı Konya Bölge Müdürlüğü ve Karatay Kent Konseyi işbirliğiyle, basın mensuplarının mesleki ve kişisel gelişimlerine yönelik ikincisi düzenlenen söyleşide, 'Medya'da Şiddet ve İntihar Haberlerinde Haber Dili' ile 'Medya'da İnsanlık, Merhamet ve Empati' konuşuldu.


Moderatörlüğünü Yayın Danışmanı Fethi Çağıl'ın yaptığı şöyleşide, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Selvi ile Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Dr. Çiğdem Yılmaz konuşma yaptı.
Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren İletişim Başkanlığı Konya Bölge Müdürü Abdurrahman Fidancı, İletişim Başkanlığının, basın mensuplarının mesleki ve kişisel gelişimlerine yönelik eğitimlere önem verdiğini ifade ederek, her ay bu tür etkinlikler düzenleyerek basın mensuplarıyla bir araya geleceklerini söyledi. Fidancı, etkinliklere ev sahipliği yapan Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Karatay Kent Konseyi Başkanı Abdurrahim Arslan'a desteklerinden dolayı teşekkür etti.
Moderatör Fethi Çağıl, 21'nci yüzyılda daha çok sosyal medya ağlarının ve yeni medya dilinin yaygınlaştığını ifade ederek, spot, kısa metin, video haberciliği ile daha çok reyting, izlenme ve dinlenme haberciliğinin ön plana çıktığı bir zaman diliminde yaşandığını belirtti. Medya ve akademik camianın toplumu etkileyen iki önemli camia olduğunun altını çizen Çağıl, Medya dilinin nasıl olması gerektiği, haberlerin yerli ve mili olup olmadığı, şiddet, korku, panik ve intihar haberlerinin veriliş tarzının insanların ruh sağlığını nasıl etkilediği, son zamanlarda gündeme gelen koronavirüs salgınının insanlarda oluşturduğu korku ve panik ile korkunun nasıl manipüle edilerek bir silah haline dönüştüğü konularına değindi.

'Uzman olmayanların konuşması algı yönetimine sebep oluyor'
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Selvi, gündemde olan Koronavirüs salgınının halk sağlığı sorunu olduğunu ve bununla ilgili sadece uzman kişilerin konuşması gerektiğini belirterek uzman olmayanların konuşması sonucunda algı yönetimine sebep olduğunu söyledi. Selvi konuşmasını söyle sürdürdü: 'Bilmediğimiz bir virüs var herkesin dikkati burada bununla ilgili çıkan her haber söylenen her şey bizim açımızdan çok önemli görülüyor. Uzman olmayan insanların konuşması korku ve paniğin yayılmasına neden oluyor. Bu haberleri yayanların veya ekrana çıkanların çok dikkatli olması gerekiyor. Çünkü insanların gözü kulağı burada, buradan gelecek haberde insanlar yayınlanana itibar ediyor.'

'İntihar haberleri intiharları artırıyor'
Şiddet ve intihar haberlerine de değinen Selvi, 'İntihar haberlerinin medyada artması intiharları doğrudan artırıyor. İntiharın şeklinin verilmesi, intiharın bir onur, bir gurur davranışı olduğunun belirtilmesi intihar davranışını artırıyor. Bunun olağan görülmesi, bunun nedenlerinin araştırılmadan verilmiş olması, bunun bir psikiyatrik bir hastalık neticesinde olduğunun belirtilmemiş olması intiharın toplumda yangınlaşmasına neden olabilir. Yaygınlaştırdığınız, gösterdiğiniz şey toplumda mutlaka bir karşılık buluyor. İntihar haberinin ayrıntılı ve fotoğraflarla verilmemesi gerekiyor. Bunun yanında sorunlarını şiddetle çözen insanların afişe edilmemesi, şiddet davranışının sürekli olarak basında yer almaması gerekiyor. Olumsuz bir davranış ayıplandığında ve cezalandırıldığında söner. Bir davranış çok görünür hale geldiğinde, tarafsız verildiğinde, övüldüğünde artar. Ayıplanmayan normal bir davranış gibi lanse edilen her şiddet haberi toplumda şiddetin olağan hale gelmesine neden olur. Sürekli şiddet haberleri vermek, sürekli olumsuz haberler vermek toplumda şu algıya neden oluyor. Bu toplumun normali bu, İnsanlar bu davranışlardan uzak durmamaya başlar. Çünkü artık bu normal hale gelmiştir' diye konuştu.

'Sosyal medya kişilik bozukluğuna neden oluyor'
Sosyal medyada görünme arzusunun insanlarda kişilik bozukluğuna ve kişilik değişikliğine neden olduğunun altını çizen Selvi, 'Daha çok gösteren, daha farklı, daha ilgi çeken bir kişilik yapısı, normal bir insan bunu yapmaz diyorsunuz. Yemek göstermez, fotoğraf çekmez, evinden fotoğraf paylaşmaz diyorsunuz. Bunun nedeni kişiliği aşınmaya başladı. Artık daha çok gösteren kişilik yapısına sahip oldu. Medyada böyle, daha önce ilkeli gazetecilik yaptığını bildiğimiz kurum ve kuruluşlarda bende neden böyle yapmayayım. Bizlerde, medyada ilginç konuşan, farklı konuşan insanları seçmeye başladık. Daha çok reklam almayı ve daha çok izlenmeyi düşünüyorsak bu gayet doğaldır. Neyi yayarsak toplumda onu genelleştirmiş oluyor. Bir toplumda ümitle, sevgiyle ilgili diziler, programlar, sosyal deneyler yayılmaya başladığında toplumda bunun ile ilgili bir değişiklik oluyor. Medyada şiddetle ilgili haberler artığında topluma doğrudan yansıyor. Neyi yayarsak, neyi görülür kılırsak toplumda da o yüzde yüz artacaktır' dedi.

'Çocuk şiddeti ailede öğrenir'
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Dr. Çiğdem Yılmaz ise, konuşmasında korku ve özellikle şiddetin çocukların iç aleminde ve ruh dünyasında nasıl oluştuğu, nasıl meydana geldiği konularına değindi. Şiddetin ailede başladığının altını çize Yılmaz, çocuğun ailesinde, anne ve babasında, şiddeti bir şekilde öğrendiğini, duygusal veya fiziksel olarak bir şekilde şiddete maruz bırakıldığını söyledi. Yılmaz konuşmasını şöyle sürdürdü. 'Bir çocuk davranışını en başta ailede öğrenir. Rol model annesi ve babasıdır. Onlar ne yaparsa aynı şekilde taklidini yapar. Eğer olumsuz bir davranış sergilediğinde uyarılmaz ise bu davranışı tekrar sergiler. Bir çocuğa en iyi örnek anne ve babasıdır. Çocuğun ne gördüğü, ne izlediği çok önemli, bir çocuk çizgi filmde kavgayı öğreniyorsa kavga etmeyi de öğrenir. Eğer bir çocuk çiçek vermeyi görüyorsa çiçek vermeyi öğrenir. Çocuklar görerek işiterek öğrenir' diye konuştu.
Söyleşi, programa katılan basın mensuplarının gündeme dair sorunlarının cevaplanmasıyla devam etti.