Dünya şampiyonu itfaiyeci

Dünya şampiyonu itfaiyeci

Mersin Büyükşehir Belediyesi itfaiye erlerinden Abdurrahman Özgül, zorlu bir yaşam mücadelesi verirken, hayallerinin peşinden koşarak 2011'de muay thai dalında katıldığı Dünya O-Sport Şampiyonası'nda birinci oldu. Özgül, itfaiyeciliğin de muay thainin de çocukluk hayali olduğunu söyledi.


Yoğun tempoyla sürdürdüğü itfaiyecilik görevinde hayat kurtaran Abdurrahman Özgül, geriye kalan zamanında Avrupa'da ve dünyada şampiyonluk kazanarak Türk bayrağını göndere çekmenin gururunu yaşıyor. Zorlu bir yaşam mücadelesinin ardından hayallerini gerçekleştiren Özgül, 8 nüfuslu bir ailede yetişerek örnek bir başarı öyküsüne imza attı. 35 yaşındaki sporcu, 15 yaşında başladığı dövüş sporlarını sürdürerek, şu ana kadar Türkiye, Avrupa ve dünyada şampiyonluklar kazandı. 2011 yılında Antalya'da 15 ülkeden 258 sporcunun katıldığı Dünya O-Sport Şampiyonasında muay thai dalında mücadele ederek 56 kiloda dünya şampiyonluğunu kazanan Özgül, 6 yıldır Büyükşehir Belediyesi bünyesinde itfaiye eri olarak görev yapıyor.

İtfaiyecilik ve muay thai onun için vazgeçilmez bir tutku
Erdemli İtfaiye Grup Amirliğinde görev yapan Abdurrahman Özgül, 24 saatlik mesaisinin ardından 48 saatlik dinlenme süresini spora ayırıyor. 2011'de dünya şampiyonu olduğu dönemde maddi imkansızlıklarla tarlada yevmiye karşılığı çalışan Özgül, çocukluğundaki iki hayalini gerçekleştirdi. Özgül, spora ve itfaiyeciliğe başlama öyküsünü şöyle anlattı:
'1996-97 yıllarında spora başladım. İlk tekvandoyla başlamıştım. Salon kapandı, iki sene sonra muay thai salonu açıldı. Arkadaşım 'gidelim' dedi. Gittik, hoşumuza gitti. Hiçbir zaman bırakma taraftarı olmadık. Sonuna kadar devam ettik. Bölge şampiyonluğu geldi, Türkiye şampiyonluğu, ardından Avrupa. Avrupa'dan sonra dünya şampiyonluğu geldi. Başarılar üst üste gelmeye başladı. Ondan sonra bırakamadım zaten, kopamadım. Televizyondan itfaiyecilerle ilgili filmler izliyordum. İnsanlara yardım etmeleri, koşturmaları çok hoşuma gidiyordu. Tam benlik dedim. Sonra bu işe de atıldım, hiçbir zaman bırakmadım. İnsanlara yardım etmek her zaman içimde vardı zaten. Ucunda ölüm de olsa sonuna kadar devam edecek. İkisini bir arada götürebiliyorum çünkü ikisi de benim için büyük bir aşk, büyük bir sevgi.'

4 ay sonra yeni bir dünya şampiyonluğu kazanmaya hazırlanıyor
2011'de elde ettiği başarıyı anlatan Özgül, şampiyonaya kardeşi Mustafa Özgül ile birlikte katıldığından bahsederek, 4 ay sonra dünya çapında yapılacak bir maça hazırlandığını söyledi. Özgül, 'Kardeşimle birlikte girmiştik. O gençlerde, ben büyüklerde. Arkamda onun vermiş olduğu bir güven vardı. İlk maça da zaten ben çıktım. Arkanda onun olduğunu hissetmek zaten çok farklı geliyor. Kardeşin sonuçta, ona da ön ayak olacaksın. Çıktım. İlk maçımı, ikinci ve üçüncü maçımı aldım. Ondan sonra şampiyonluk geldi. Sırtımızda büyük bir yük vardı, bunun farkındaydık. Gidince bu maçı aldık ve yükü üstümüzden bir nebze indirdik. Gelirken zaten ayrı bir gurur vardı. Anlatılmaz, yaşanır. 4 ay sonra büyük bir maçım var, kesinleşmesini bekliyorum. Dünya çapında, yabancı sporcuların bir araya geldiği bir maç olacak' dedi.

İş dışındaki zamanını spora ayırıyor
Sporu yaşamının vazgeçilmez bir parçası olarak gören Özgül, mesai arkadaşlarının ilgisinden de memnun kaldığını anlatarak, 'Sabah buradan çıkınca koşuya gidiyorum. Koşudan sonra sporumu yapıyorum. Akşam tekrar arkadaşlarla bir araya gelip sporumuza devam edebiliyoruz. Buradaki ortamı çok seviyorum. Buradaki arkadaşlarım çok iyiler. Bana sevgiyle yaklaşıyorlar. Sonuçta bayrağımızı göndere çekmiş, İstiklal Marşı'mızı okutmuş bir insan nasıl karşılanıyorsa, ben de öyle karşılanıyorum' diye konuştu.

Çocukluk hayallerini gerçekleştirdi
Erdemli'den kilometrelerce yol gidip Mersin merkezdeki spor salonunda çalışan Özgül, sporu da işi gibi ciddiyetle yapıyor. Özgül, dövüş sanatlarında ilerlemenin çocukluk hayali olduğunu şu sözlerle anlattı:
'Küçük yaşlarda hem çalışıp hem spor yapıyorduk. Hiçbir şekilde sporu bırakmadım. Çocukluğum, televizyondaki dövüş filmlerini izleyerek, onlara özenerek geçti. Spor sayesinde hiçbir kötü alışkanlığımız olmadı. Bizim arkadaşlarımız sporla uğraşıyordu. Bir arkadaşım şampiyonluğunu anlattı. Ondan esinlenerek ben de başladım. Ben de yapacağım dedim ve başardım. İlk tekvandoyla başlamıştım. Sonra muay thaiye döndüm. Muay thai daha sert, daha ağır, daha sağlamdı benim için. Sevdim, bırakamadım, kopamadım. Sonuçta bir dünya şampiyonu olmak veya Avrupa'da derece yapmak insana gurur veriyor. Bayrağımızı göndere çektirdim, İstiklal Marşı'mızı okuttum, onun gururu var içimde.'