Amed maçını da kazanamayan Samsunspor'da eksik olan ne?

Amed maçını da kazanamayan Samsunspor'da eksik olan ne?

Haber Analiz / Neden Olmuyor, Neden Olmaz?

Samsunspor Haber: Geçen seneden bu yana savunduğum bir şey var.

Bu takımın tatmin etmeyen oyununu salt futbolcular üzerinden eleştirmek manalı değil.

Sosyal medyaya bakıyorum ve yine geçen sene ki kısır döngü içerisine girdğimizi görüyorum.
Yine bütün sıkıntılar yalnızca futbolculara bağlanmış durumda.
Ruhsuz(!) futbolculara.
Sahne önünde hep onlar olduğu için sanıyoruz ki, senarist de onlar, yönetmen de.

Tiyatro metaforu bizim durumumuzu açıklamak için iyi bir yaklaşım olabilir.
Buradan devam edelim.

Sahneye belli roller biçerek çıkardığımız arkadaşların ellerinde textler yok. Bu adamlara ya hani şu falanca oyun vardı ya herkes oynuyor. İşte biz de onu oynayacağız demişiz ve sahneye atmışız. Bizimkilerin de farklı tiyatro grupları ile o oyunu oynamışlığı var ama bu ekiple hem ilk kez oynuyorlar hem de kısmen rolleri de değişmiş.
Dahası, adamlara text vermediğin gibi oynayacakları oyunu hiç prova ettirmemişsin. Her seyircili sahne günü elemanlara çıkın oynayın demişsin.

Bir şey var yalnız; bu adamlar "doğaçlama tiyatro" oyuncuları değil. Onlar da vardır elbette ama oyuncu camiasının çoğu bir senaryo üzerinden oyunlarına hazırlanır ve bir yönetmen tarafından premier gününe kadar çalıştırılır. En sonunda da sahne alır, hazırlığını kendi yetenekleri ile taçlandırır.

Ne demek istediğimi anlatabilmişimdir sanıyorum. Bu nedenle bu örnekleme üzerinden daha fazla gitmeyelim.

Bakın, bizim temel problemimiz, inanın, tepe yönetimden aşağıya inerek tüm kademelerdeki yönetim zafiyetidir. Nasıl ki, ilk düğme yanlış iliklenince tüm düğmeler yanlış iliklenmeye devam eder, böylesi bir durum.

1.5 yıldır futbol yönetimi adına ele gelir dişe dokunur bir felsefe ortaya koyamamak İsmail Uyanık vizyonuna yakışmamıştır. Önder Özen ve Serhat Pekmezci gibi isimleri sudan sebepler ile elden kaçırıp, futbol yönetimini kurulan hayaller ile hiç bir biçimde örtüşmeyecek şekilde oluşturursanız, günün sonunda bütün ipleri İrfan Buz gibi bir şovmene vermek zorunda kalırsınız. Böylesine güçlü bir finansal kaynağın bu derece kötü kullanılması kolay anlaşılır bir hata değildir.

Yazının sonunda birazcık da olsa teknik taktik konuşalım...

İrfan Hoca'nın ve ekibinin ortaya koyabileceği herhangi bir taktiksel derinlik maalesef yok. Bu her hafta çok daha acı biçimde ortaya çıkmaya devam edecek. İlk haftalardan bu yana ifade etmeye çalıştığım bir konu vardı. ilk 5-6 hafta takım o yada bu şekilde maç kazanıp tempo kazanabilirse, doğaçlama oyununu devam ettirse de temposu ile hedefi kovalamaya devam eder diye söylemiştim. Bu durumun Hüseyin Kalpar döneminde lige çıktığımız paterne benzediğini de ifade etmiştim. Fakat Manisa takımını Samsun'da seyredince bu konudaki fikrim de söylemlerim de değişti. İlk kez hocanın derhal değiştirilmesi gerektiğini ifade ettim. Zira, adamlar bizi yenemese de ortaya koydukları mükemmele yakın futbol, bizim için sadece tempo ile de bu işin olamayacağının göstergesi olmuş idi. Daha da ötesi, bizim hoca haftalar geçmesine rağmen takımın tempo kazanması için gerekli ana şablonu ve iskeleti de kuramadı.

Eldeki oyuncu grubunu harmanyalabilecek, bu oyuncular üzerinden farklı bir paradigma ortaya koyabilecek yeni bir hoca gerekiyor. Başka türlü bizim Manisa FK ile baş etme şansımız yok. Daha da kötüsü, adamlar 'altı' attıkça zaten doğaçlama oynayan bizim takım iyice demoralize oluyor ve sahada yapabileceklerini de yapamaz hale geliyor.

Dip Not: Manisa maçından sonra yazamadım ama Manisa takımını bir çok arkadaşımız Dilaver üzerinden anlamlandırmaya çalışıyor. Ama bence oradaki işleyen sistemin en önemli çarkı Serdar Deliktaş. Bunu da farklı bir yazıda anlatacağım.

Twitter: @Tactician55