Şule Çet'in ölümü davasında sanıkların tutukluluk hallerine devam kararı

Şule Çet'in ölümü davasında sanıkların tutukluluk hallerine devam kararı

Ankara'da bir plazanın 20. katından şüpheli bir şekilde düşerek hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Şule Çet'in ölümüne ilişkin iki sanık hakkında açılan davada, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.


Gazi Üniversitesi öğrencisi Şule Çet, 28 Mayıs'ta Ankara'daki bir plazanın 20. katından düşerek hayatını kaybetti. Ölümü şüpheli bulan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, olaya ilişkin soruşturma başlattı. Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Koca tarafından yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, Çet'in cinsel saldırıya maruz kaldığı ve plazadan atılarak öldürüldüğü belirtildi. Bu kapsamda sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand hakkında 'kasten öldürme', 'cinsel saldırı' ve 'hürriyeti yoksun bırakma' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 39'ar yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın görülmesine başlandı.
Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davaya tutuklu sanıklar Aksu ve Akand'ın yanı sıra Şule Çet'in babası İsmail Çet, kardeşleri Şenol ve Ercan Çet ile yakınları katıldı. CHP'li milletvekilleri Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu ve Gamze Taşçıer ile bazı kadın örgütlerine üye çok sayıda kadın da duruşmayı takip etti. Davanın öğleden önceki kısmında sanıklar Aksu ve Akand'ın savunmaları alındı. Daha sonra Çet'in ailesine söz hakkı verildi. Çet'in babası İsmail Çet, sanıklardan şikayetçi olduğunu belirterek, 'Kızım Gazi Üniversitesinde tasarım bölümü okuyordu. 3 yıl önce Ankara'ya geldi. İlk yıl dershanede kalıyordu, sonra arkadaşlarıyla eve çıktı. Ben her ay düzenli olarak 500 TL gönderiyordum ona, 400 TL de burs alıyordu. Ekonomik olarak bir sıkıntısı yoktu' diye konuştu.

'Çağatay'ı arayıp 'neredesin lan şerefsiz gelsene' diye bağırdı'
Çet'in diğer yakınları da sanıklardan şikayetçi olduklarını belirterek, davaya katılma talebinde bulundu. Ardından tanık ifadelerine geçildi. Olayın gerçekleştiği plazada güvenlik görevlisi olarak çalışan tanık Akif Deniz, sanıklar Aksu ve Akand'ın Çet ile plazaya geldiğini söyledi. Sabah namazını kıldıktan sonra otoparka indiğini, saat 03.50 sıralarında kendisi gibi güvenlik görevlisi olan Murat Dalgalı'nın aradığını belirterek, 'Murat, patlama gibi bir ses duyduğunu söyledi. Sesin nereden geldiğini aramaya başladık ama bir şey bulamadık. Yerimize dönüp güvenlik kamera kayıtlarının gözüktüğü ekrana baktığımızda 20. katta yere çökmüş elleri başında birini gördüm. Oraya gittiğimizde Çağatay, bize 'ne var' diye sordu. Biz de bir ses duyduğumuzu ve bunu araştırdığımızı söyledim. Berk, 'bir şey yok' dedi. Çağatay da Berk'e 'hadi gidelim' dedi. Ben yanlarında gelen hanımefendinin nerede olduğunu sordum. Berk, 'çıkıp gitti görmedin mi' dedi. Ben de görmediğimi söyledim ve beraber gittiler. Murat, onların arkasından gitmişti. Geri döndüğünde 'ağabey kızın düştüğünü söylüyorlar' dedi. Hemen polisi ve ambulansı aradık. Berk, bir müddet sonra geri geldi ve bize 'ağabey bir şeyler yapın' dedi. Daha sonra telefonuyla Çağatay'ı arayıp 'neredesin lan şerefsiz gelsene' diye bağırdı' diye konuştu.
Tanık Murat Dalgalı, plazanın güvenlik görevlisi olduğunu, plazada devriye gezerken bir ses duyduğunu söyledi. Mesai arkadaşı Akif Deniz ile çevrede arama yaptıklarını ama bir şey göremediklerini kaydeden Dalgalı, şunları anlattı:
'Kamera görüntülerine bakınca 20. katta bir hareketlilik olduğunu gördük. Daha sonra asansörün önüne geldiler. Akif ağabey onlara bir şeyler sordu. Berk, 'ne oldu bir şey mi var' dedi. Bir ses duyduğumuzu, onu araştırdığımızı söyledik. Berk asansörde oturmuş durumdaydı. Daha sonra dışarıya çıktılar. Peşlerinden gittim. Berk Akand, sürekli kızın nerede olduğunu soruyordu. Ondan sonra Çağatay Aksu 'yukarıdan düştü' deyince hemen Akif ağabeyin yanına gittim. Durumu anlatım polis ekiplerini arayalım dedi ve aradık. Polis, ambulans, itfaiye geldi.'

'Gitmeden önce 'bana asılıyor' demişti'
Çet'in ev arkadaşı Lilya ise 'Şule ile 3 ay önce tanıştım. Ev ihtiyacı vardı ve benimle yaşayabileceğini söyledim. Olaydan bir hafta önce eve taşındı. Olay günü birlikte yemek yiyorduk. Bana, 'abla Çağatay mesaj yazıp duruyor gideyim mi' diye sordu. Alacak parası varmış bir de iş görüşmesi yapacakmış. 'Sen bilirsin git' dedim. Gitmeden önce 'bana asılıyor' demişti. Akşam saatleri 21.30-22.00 sıralarında evden çıktı. Çağatay'ın kendisine asıldığını söylediğinde 'kısa süreli otur ben seni ararım gel. Birbirimizle bağlantıyı kesmeyelim' dedim. Bir müddet sonra ona mesaj attım 'ne yapıyorsun' diye. 'Oturuyoruz abla sıkıntı yok' dedi. Sonra bir daha iletişime geçtik 'ofise geçiyoruz' dedi. 'Seni alayım mı' diye sordum. 'Yok abla ayıp olur' dedi' ifadelerini kullandı.
Taraf avukatlarının beyanlarının alınması ve cumhuriyet savcısına söz verilmesinin ardından duruşmaya ara verildi. Daha sonra ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand'ın tutukluluk haline karar vererek davayı 15 Mayıs 2019'a erteledi.