İYİ Parti Milletvekili Bedri Yaşar'dan Çarpıcı İfadeler!

İYİ Parti Milletvekili Bedri Yaşar'dan Çarpıcı İfadeler!

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde devam eden bütçe görüşmeleri esnasında Ticaret Bakanlığı'na yönelik açıklama yapan Samsun Milletvekili Bedri Yaşar çarpıcı ifadeler sarf etti.

Formaliteleri ihracatçılarımızın önünden kaldırmak lazım!

Ülke ekonomisi için önem teşkil eden noktalara değinen Yaşar açıklamasında; Bugün uluslararası arena açısından bakıldığında bizim yurt dışından gelir elde etmemiz lazım. Oradaki faaliyetleri artırmamız lazım. Bütün dünya ülkeleri kendi kredileriyle oraya gidiyorlar, kendi ülkelerinin sağladığı kredilerle oralarda ticaret yapıyorlar. Bizde de ihracatı destekleyen bir Eximbank var.Eximbank'tan bugün ihracatçının kredi alabilmesi için talep ettiği kredinin yüzde 20 fazlasıyla ipotek vermesi lazım, bu ipoteği bulup buluşturması lazım, 50 tane işlemden geçip Eximbanktan kredi kullanacak da ihracat yapacak. Bizim, bu formaliteleri bir an önce ihracatçılarımızın önünden kaldırmamız lazım. Eximbank kredilerinin de mümkün olduğunca alt tabana yayılmasını sağlamamız lazım. 10 tane, 20 tane firmaya öncelik sağlamayla ihracatın artacağın kanaatinde değiliz. Bu tür kredilerin ve imkânların tabana yayılması lazım.” ifadelerine yer verdi.

Çıkardığınız onlarca teşvik yasası hiçbir işe yaramadı!!!

Açıklamasında teşvik kredilerine değinenSamsun Milletvekili, adının, sayısının hatırlanamayacağı kadar çok teşvik yasası çıkarıldığını ve hiçbir tanesinin işe yaramadığını belirterek açıklamasına şöyle devam etti;

“Bugün, sanayi -hepimizin de gördüğü gibi- Marmara Bölgesi'nde yoğunlaştı. Bu her yönüyle risktir, stratejik olarak risktir. Ticaretin ve ekonominin bir noktada toplanmasının her zaman -bundan önceki 2000 depreminde, 99 depreminde gördüğümüz gibi- ne kadar tesiri olduğunu hep beraber gördük.

Dolayısıyla, bu teşvikleri tekrar gözden geçirin demeyeceğim, siz on altı senedir zaten yapıp teşvikler getirdiniz, hiçbir işe yaramadı ama yine de ülkenin geleceği için biz diyoruz ki sadece bölgesel veya il sınırlarıyla ilgili teşvikler değil, mümkün olduğunca noktasal teşvikler verin. Bugün, Samsun'un herhangi bir ilçesinin Güneydoğu'daki bir ilçeden bir farkı yok. Dolayısıyla, oradaki yatırımcıyı "1'inci, 2'nci, 3'üncü bölge" gibi sınıflandırdığınız sürece bu yatırımların ülkenin geneline yayılmadığını hep beraber görüyoruz.”

Zabıta marifetiyle fiyat kontrol edilemez!

Son dönemlerde artan fiyatlara da değinen Yaşar fiyat kontrollerinin zabıta aracılığıyla yapılmasına da tepki gösterdi. Bu fiyat kontrol yönteminin serbest piyasa ekonomisinde olabilecek bir şey olmadığını belirten Samsun Milletvekili konuyla ilgili şunları kaydetti; “Yine, bugün, içinde bulunduğumuz durum itibarıyla, esnafın durumunu anlatmaya gerek yok. Çarşıya, pazara indiğiniz zaman, piyasada paranın dönmediğini, bankaların kredileri tahsil etme yönünde eğilimlerinin olduğunu, mevcut kredileri dahi kullandırmakta bir sürü engeller orta yere koyduğunu hep beraber görüyoruz.

Siz zabıta marifetiyle fiyatları kontrol etmeye çalışıyorsunuz. Arkadaşlar, maliyetine tesirinizin olmadığı bir şeyde, üretiminin maliyetinin ne olduğunu bilmediğiniz bir konuda fiyat tespit edemezsiniz. Siz o mağazadaki, raftaki bir malın üretim girdilerini bilmiyorsunuz ama o raftaki mala fiyat koymaya çalışıyorsunuz, fiyat tespit etmeye çalışıyorsunuz. Bu, serbest piyasa ekonomisinde olabilecek bir şey değil.

Eğer siz devlet olarak bir şeyi üretiyor da bayiler marifetiyle bu malı pazara sunuyorsanız, koyduğunuz kâr marjına kurum ve kuruluşlar uymuyorsa buna her türlü yaptırımı da uygulayabilirsiniz her türlü engeli de koyabilirsiniz ama serbest piyasa ekonomisi şartları içerisinde bir malı denetleyemezsiniz.

Zaman zaman duyuyoruz, işte, zabıtayı arıyor, diyor ki: "Bizim manavda domates 7 lira, böyle bir şey mi olur?" Zabıta diyor ki: "Ora nereyse ben de gelip oradan alışveriş yapayım." Yani iş bu durumdayken sizin pazarı, piyasayı bu şartlar altında denetlemeniz mümkün değil. Aynı şekilde, ihracat yaptığımız kalemlere baktığınız zaman, özellikle bizim ham maddeye dayalı ihracatlarımız var. Biraz önceki konuşmacı arkadaşımız da söyledi, biz boru ham olarak ihraç ediyoruz.

Hakkâri ziyaretimizde oradaki bir kardeşimiz şöyle demişti: Biz çinkoyu 200-250 dolardan İran'a ihraç ediyoruz, 2.700-2.800 dolardan da tekrar saf çinkoyu satın alıyoruz. Yani bu ülkenin ham maddeyi ihraç etmek yerine, işlenmiş ürünleri ihraç etmeye bir an önce başlaması lazım. Fındıkta da bu böyledir. Biz fındığı 10-12 liradan ihraç ediyoruz, 45-50 liradan dönüp çikolata olarak geri alıyoruz. Dolayısıyla bizim katma değeri yüksek ürünler üretmek gibi bir mecburiyetimiz var. Buna yönelik teşvikleri de bir an önce sağlamamız lazım.

Yine bunun yanı sıra, özellikle yazılım sektörü, bilişim sektörü... Son Çin seyahatimizde de gördük ki bir sadece telefon, bilişim ve yazılım işlevleri yapan bir firmada çalışan insan sayısı 70 bin, ihracat miktarı 13 milyar dolar.

Yani bir kişiye özellikle yazılım ve bilişim sektöründe istihdam sağlamak için harcadığınız para ile yatırım amaçlı sektörde harcadığınız para arasında ciddi oranda farklar var. Dolayısıyla bizim özellikle yazılım, bilişim konusuna ciddi oranda eğilmemiz lazım, marka değerlerini oluşturmamız lazım.”

Firmalar yok olup gidiyor!

Açıklamasının devamında Türkiye'de her yıl yayınlanan ilk 100 firmanın zaman içerisinde yok olup gittiğini belirten İYİ Parti Samsun Milletvekili konuyla ilgili şunları söyledi; “Bakın, son on yılda ilk 500'de olan firmaların önemli bir kısmının bugün olmadığını görürsünüz. Dolayısıyla Türkiye'deki ekonomik bozukluklar ve düzensizlikler firmaları ciddi oranda sıkıntılara sokuyor. Bugün moda olan tabirde bir de konkordato çıktı. Bakın, binlerce firma konkordatoyla baş başa. Kendilerinin konkordato ilan etmesi yetmiyor, onlara mal satan, onlardan mal alan, onların üzerinden işlem yapan firmalar da güç durumda. Ümit ediyorum ki Ticaret Bakanımız bizim bu bütün görüşlerimizi dikkate alır, 2019 yılında aktif, cesur, iyi adımlar atmış bir Ticaret Bakanı ve programıyla karşılaşmış oluruz.”