Recep Korkmaz

Kaynayan Kazan Ortadoğu

Recep Korkmaz

    Ortadoğu tarih boyunca kanın dinmediği bölge, Akdeniz’ den Pakistan’a, Mısır’a ve Arap Yarımadası`na uzanan bölge veyahut Avrupa’ya yakınlığından dolayı Yakındoğu, dinlerin beşiği, medeniyetlerin beşiği, tarihin tanığı, dinmeyen gözyaşlarının merkezi…

   Tarihin bilinen ilk savaşı Kadeş Savaşı’nın Suriye toprakları için olması günümüz için de tesadüf müdür? Hititler ve Mısırlılar Suriye için 16 yıl savaşmışlar, sonunda Kadeş Antlaşması ile barış yapmışlardır(M.Ö 1296-1280). Günümüz Suriye’si için inşallah barış daha erken gelir.

     Tarihin binlerce yıl boyunca sürekli hızlı yaşandığı Ortadoğu üç semavi dinin de doğduğu ve kutsal şehirlerin, bölgelerin olduğu yerdir. Önce Yahudiler sonra Hristiyanlar en nihayet Müslümanlar bölgeye hakim olmuşlardır. Fakat Yahudiler ve Hristiyanların bölge üzerindeki hakim olma düşüncesi hiçbir zaman bitmemiştir. Nasıl bitsin? Yahudi’nin Tevratında Nil Nehri’nden Fırat Nehri’ne kadar olan bölge Tanrı’nın Yahudilere vaat ettiği topraklardır. Hristiyanlar Hz. İsa’nın doğduğu Kudüs ve çevresini ele geçirmek için Haçlı seferlerinde milyonlarca ölü vermişlerdir. Hz. Muhammed ile İslamiyet ile tanışan bölge, bedevi halden dünyanın efendisi haline gelen Araplar. Sonra İranlılar, Türkler ve diğerleri ile İslam medeniyetini Ortadoğu’da kalıcı hale getirmişlerdir.                                                                                                                                                                        

      Türkler İslamiyet ile tanıştığında İslam ateşi eski alevinde değildi. Türkler ile bu alev yeniden canlanmış,  Ortadoğu’yu da aşarak Avrupa’ya yayılmıştır. O yüzdendir ki,  Avrupa için Arap ve İranlı oryantalisttir. Türkler ise güçtür. Bu gücün büyümemesi gerekir. Bugün karşılaştığımız sorunların ana nedeni budur.

      Türkler bin yıl sürecek İslam dünyasının koruyuculuğunu ve liderliğini üstlenmişlerdir. Selahattin Eyyubi’nin Kudüs topraklarından püskürttüğü Haçlı Avrupası 600 yıl İslam’ın bayraktarlığını yapan Osmanlıyı en nihayet 1. Dünya Savaşında Suriye-Filistin cephesinde yenilgiye uğratmış,  bu toprakları ele geçiren İngiliz’in generali Edmund Allenby, Şam’da Emeviye Camii’nin avlusunda bulunan Selahattin Eyyubi’nin mezarına basarak,  “Selahattin bak, biz yine geldik “demiştir. Demek ki, bu bölgede hesaplaşma hiç bitmeyecektir. Türklerle huzur bulmuş olan, daha sonra da Avrupa’nın eline geçen Ortadoğu’da kazan tekrar kaynamaya başlamıştır.

     Tarihin en büyük insan kıyımının yaşandığı 2. Dünya savaşından sonra Avrupa tekrar Ortadoğu’ya el atmıştır. Avrupalılar,  Yahudilere karşı işlenen zulmün tazminatını Yahudiler’i Filistin’e yerleştirerek ödemişlerdir. Bu sayede Avrupa’dan Yahudileri göndermişler, aynı zamanda İslam dünyasının ortasına bombayı yerleştirmişlerdir. 1948 İsrail Devletinin kuruluşundan sonra Ortadoğu bölgesinde kan ve gözyaşı hiç durmamıştır.

             Uzun süre içine kapanan yeni Türk devleti iç sorunlarıyla uğraşıp durmuş, bir gün 1. Dünya Savaşı sonunda İngiliz’in cetvelle çizdiği sınırların sorunlarıyla karşı karşıya gelmiştir. Bugün Türkiye Ortadoğu’da sınırların yeniden şekilleneceği bu dönemde geleceği için söz sahibi olmak zorundadır. Bölgenin bin yıllık sahibinin istese de geri durma şansı yoktur. Yeni oluşacak Ortadoğu sınırlarının çiziminde ya kalemi eline alacaksın ya da çizilen sınırları ve yerini kabul edeceksin.