Son bir ayda yaşanan ekonomik kriz, gün geçtikçe su yüzüne çıkıyor. Dolar düşecek, müdahale edilecek, dış güçler, ekonomik paket derken, o sırada dolar yerini sabitleştirmeye başladı. Piyasalarda durumu kabullenip peş peşe zamları vurmaya başladı.
Kriz tüm ülkeyi ağır bir şekilde etkiledi. Günlük alışverişlere yansıdı. Dün Samsun’da %50 zamla simit de nasibini aldı. Daha nasibini alacak çok ürün varda yavaş yavaş, öyle her ürüne %50 zam olmuyor.
İnşaat sektörü büyük darbe yedi, fiyatlar uçtu, banka faizleri çıktı. Sektör durma aşamasında, dairenin üzerine zamları koyunca, zaten alım gücü düşük bu sefer hiç içinden çıkmaz bir hal aldı. Daire satışlarında en büyük etken olan kredi, aldı başını gitti. Önceden kira ödeyeceğime kredi öderim diyenler, şimdi kredi ödeyeceğime kira öderim diyor.
Evi falan boş verin yiyelim içelim desek o da yok. Markete girdiğinizde zam yemeyen ürün yok, zamlar %3 - %5 değil adam gibi zamlar, yürek hoplatan cinsten. Dün akşam market çıkışı kasiyere sordum, maşallah her şeyde zam var, en çok neye yapılan zam tepki alıyor diye, en çok tepkiyi 5 litrelik su alıyormuş, su 1.70TL’den 2.70TL’ye çıkınca tabi vatandaş tepkiyi koymuş. Allahtan su kaynaklarımız var yoksa suyun litresi mazotu geçmişti. Su zammını ulaşım ve plastikten yedi tabi, suyu da dışardan alsaydık halimiz dumandı.
İnşallah ülke olarak bu krizi de atlatacağız, bununda üstesinden geleceğiz, bu ülke ne krizler atlattı, bunu da atlatacağız. Ama bu krizden artık çok önemli bir ders çıkarttık diye düşünüyorum. Her alanda kendi üretim yapmamız gerektiğini, kendimiz üretim yaptığımız sürece güçlü ekonomimiz olacağını, üretim yapmazsak bir tweetle ekonomimizle oynandığını gördük. Tweeti Trump attı kriz bize patladı.
