Levent Kaya

Sakal, Bilimsel Toplantı, Reçel, 10 Kasım

Levent Kaya

Herkes Moğolları hafif köse bilir; doğrudur. Ama biliyorsunuz ya, moda diye mucize bir şey var. Son yıllarda sakalın nasıl bir moda olduğuna çok yerde tanık olmuştuk. Bu uğurda adı lazım olmayan yerlerden özel ilaçlar getirip sakal bırakmaya çalışanlar var. Sevgili anamın duruma çok güzel uyan sözü: “Deli olmasa akıllı neyle geçinir?” Zaten modaya meraklı olan sizler, aman ha bu merakınızı yitirmeyesiniz. Sizin üzerinizden çalışan koca bir ekonomi var.

 

Bilgee de yakından bakmadıkça belli olmayan bir sakal bırakmış. Ona işittirmek için hocam bana hatırlattı: “Eskiden bizim töremizde, babası yaşayan oğul sakal bırakmazdı.” “Biliyorum hocam, ben de bu nedenle gelişimden önce sakalımı kestim” dedim. “Ama gençken ben de çok yaramazdım. Yaşım ilerledikçe uslandım. Bilgee de büyüdükçe uslanacak” deyip durumu kotarmaya da çalıştım.

 

Sitenin girişinde bariyer var. Arabası olanlar uzaktan kumandasını yaklaşık 9 dolara alıp kullanabilir. Küsur bin dolarlık arabaya binen elemanlar 9 dolar fazla vermeye kıyamadıkları için önünde kuyruk olup bekliyorlar. Güler misin, ağlar mı?


Apartman girişinde de Çin’den getirdikleri dijital bir kilit sistemi var. Uzun süredir gece soğuğunda sığınacak yer arayan sarhoşlar mıknatıslı sistemi bozuyorlardı. Onlar bozdukça site yönetimi onarttı. Moğolistan gibi bir yere dijital kilit takmak neyin kafasıdır bilmem, ama yaklaşık üç hafta önceye kadar süren savaşı şimdilik site yönetimi kazanmış görünüyor.


İsmail’in Pazartesi bir görüşme isteğiyle TİKA’yı araması “ne için arıyorsun; iş mi istiyorsun; inşaat mi yapıyorsun” benzeri sorularla karşılaştı. Yani, hepi topu 20 Türk’ün yaşadığı Moğolistan’da bir randevu için bunca soruya gerçekten çok mu gerek var? Randevunun çıkması üç gün sürdü. Yaşasın!


Salı günü Türkiye’den yedi kişilik bir heyet geldi. Yönetim Akademisi’nin düzenlediği “Moğolistan-Türkiye Diplomatik İlişkilerinin 50. Yılı” başlıklı bu toplantıdan Cumhuriyet Bayramı Kabulünde haberim olmuş ve rektör yardımcısı beni de çağırmıştı. Gelenlerden biri de Ali Merthan Dündar idi ve gelmeden haber verip ne istediğimi sormuştu. Benim beklentim kolonya ve zeytin iken, o çantayı doldurup gelmişti. Kendisine hâlâ borçluyum, sağlık ve esenliğini dilerim.


Çarşamba günkü o bilimsel toplantı yüzünden bir dersimi kaçırdım. Değer karşılaştırması yapmayacağım, ama çok güzel ve tüm katılımcılar payına çok verimli oldu. Çoğunuz belki beğenmez, askeri ve polis güvenlik yetkilileri Türkiye’nin genel olarak terör ve güvenlik konularını tüm Avrupalı ve Amerikalılar’dan daha iyi biliyorlar. Birinin sorduğu “DAİŞ küresel oyunun koz ası mı?” sorusuna, Hüseyin Bağcı “Sizi kutlarım. Bu bir doktora sorusu?” diye karşılık verdi. Akademi’nin üyeleri bulundukları yeri hak ediyorlar.


Bu sıralar yoğunluktan dolayı Le Bistrot’ya gidemiyoruz; Christian’ı da göremedik.


Bir aydır bölüm başkanıyla görüşmeye çabalıyordum ya, sonunda Perşembe günü makale ve diğer notlarımı konuşabildik. Benden haftaya bir sunum istedi.


Cuma günü İsmail’in beklediği reçel yükü uzuuuun süreden sonra geldi ve günü gümrükten alma işlemiyle geçirdik. Cevizli incir reçeline bayıldım. Gerçekten “anne” reçeli.


Cumartesi akşamı, ertesi gün 8:45te elçilikte olmamızı söyleyen bir mesaj aldık. Ona göre hazırlanıp sabah elçiliğe gittik. Tam 40 Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı 9’da avluya çıkarak Atatürk’ün büstü önünde anma törenine katıldık. Çelenk sunmanın ardından Büyükelçimiz kısa bir konuşma sundu ve Hüsmen Bey herkesi kahvaltıya davet etti. Çoluk çocuk birlikte kahvaltı ettik.


Peşinden reçel dağıtma işi, ikindi üzeri Türkçe dersim, derken Pazar günü kendi işime zaman ayıramadım. Yine de sabahki etkinlik beni sevindirdi. Haftayı güzel ve anlamlı kapadık.


Hava raporu Salı günü kışın sağlam bastıracağını gösteriyor. Hazırlığım tamam. Apartmanın kapısının hazır olup olmadığına bakacağız.