Melike Merve ÇETİNKAYA

Masal Şehri Prag…

Melike Merve ÇETİNKAYA

Öyle bir şehir düşünün ki; dolu dolu, her sokağında ayrı hikâyeleri olan, samimi, Orta Avrupa’nın kalbi, romantik masal şehri Prag. Adeta yürüdükçe güzelleşen bir şehir…

Bir tur programı ile gitmiş olduğum Prag’ a adım atar atmaz yapmış olduğum panoramik şehir turunda, molasız 5 saatlik yürüyüş sonunda hissettiğim daha ilk günden, bu şehirden ayrılmanın ne kadar zor olacağıydı. Kolayca yürüyerek gezebileceğiniz şehrin mükemmel gotik mimarisi, mistik yapısı ve bir o kadar eğlenceli, renkli sokakları o kadar güzeldi ki oturana kadar yorgunluğumu dahi hissetmedim.

Prag sokaklarında dolaşırken sıkılmak mümkün değil. Her adımınızda ilginizi çekecek bir şeyler bulabilirsiniz. Prag’ ta üretkenlik var, sanat var. Müzik, resim, heykel, kukla tiyatroları ve tarihe damga vurmuş edebiyatçılar.

Charles köprüsünde caz grupları, sokak karikatüristleri, yol ortasında oturmuş resim çizen ressamlar, her biri ayrı hikâyeye sahip heykeller, şehre renk katan ve peşi sıra dükkânlarda satışa sunulan el yapımı Prag kuklaları… Şehir o kadar canlı ki; inanın siz de gezerken o canlılığa kendinizi kaptıracaksınız ve döndüğünüzde kendinizi enerji dolu hissedeceksiniz.

Romantizmin izlerini taşıyan bu şehrin tarihi yapıtlarında Osmanlı’ ya karşı her ne kadar ön yargılı tasvirlere yer verilse de anlatılan hikâye ve görseller ayrıca ilginizi çekecektir.

Prag’ın en çok turist çeken tarihi değeri, eski ve yeni şehri birleştiren Charles Köprüsünde yer alan 30 heykelden biri de Osmanlı gardiyanına ait bir hikâyeyi anlatıyor.Heykelde; tespih çeken Osmanlı gardiyanı neşeli şekilde zindanın kapısında beklerken, yukarıdaki üç aziz, Hristiyan esirleri kurtarmaya çalışır şekilde tasvir ediliyor. Heykel, o dönemde Osmanlı`ya karşı duyulan korku ve ön yargıları gösteriyor.

Köprüden ilerlediğinizde Prag’ın ünlü astronomik saat kulesi ile karşılaşacaksınız. 1400`lü yıllardan kalma saat kulesinde de tıpkı Charles Köprüsü`nde olduğu gibi o dönemdeki ön yargıların izleri görülüyor. Saatin sol tarafında mandolin çalan Osmanlı figürü keyif ve eğlenceyi simgeliyor. Elinde kese olan Yahudi figürü cimriliği simgelerken, elinde ayna olan insan ise kibri simgeliyor. Her saat başı, ölümü simgeleyen iskelet figürü ise elindeki zili çalarken Osmanlı dahil hepsi başlarını sallayarak ölümü reddediyorlar. Bu ilgi çekici senaryo saat başı büyük bir kalabalığı astronomik saat kulesinin bulunduğu meydanda toplamayı başarıyor.

Her köşesinde ayrı hikâye olan, tarih ve sanat kokan Prag sokaklarında gezerken karşınıza bir edebiyatçı çıkıyor. Franz Kafka… Franz Kafka’nın evi ve Kafka müzesi tanımayanlar için Kafka’ ya büyük bir merak hissi uyandırıyor, tıpkı bende olduğu gibi…

Müzede sergilenen, ünlü edebiyatçının Milena’ ya yazmış olduğu mektupları rehberden dinlediğimde Kafka’ nın aşk tasvirine hayran oldum ve hayranı olduğum bu şehirde yaşamış bir edebiyatçının neleri kaleme almış olabileceğini merak ettim.

Prag seyahatim, Türkiye’ ye döndüğümde bana Franz Kafka ile edebi bir yolculuğa başlama fırsatı verdi.

Bu büyülü şehirde yaşayan bir edebiyatçının neler yazabileceği, merak duygusu uyandırdı ve gelir gelmez Kafka’nın Milena’ ya mektuplarını okudum. Sonrasında Dönüşüm, Dava ve Ceza Sömürgesi…

Bir seyahatin güzel yerler keşfetmenin yanında bir insanı da keşfetme fırsatı verebileceğini anladım.

Artık; Kafka’nın kalbinin attığı bu şehre ikinci kez Kafka okur olarak seyahat etme düşüncesi beni heyecanlandırmaya yetiyordu.