Avdagiç: '31 Mart'tan sonra ekonomide kıyamet senaryosu çizenler kaybedecekler'

Avdagiç: '31 Mart'tan sonra ekonomide kıyamet senaryosu çizenler kaybedecekler'

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Şubat ayı olağan toplantısında konuşan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, 31 Mart'tan sonra ekonomide kıyamet senaryosu çizenler kaybedeceklerini belirtti. Ayrıca Avdagiç, 'Deniliyor ki bankalar kredi hacmini 100 milyar lira daha düşürecekler. Bu tür haberlerin doğru olmamasını diliyoruz' dedi.



İTO Meclisi, Şubat ayı olağan toplantısında TBMM Başkanı ve AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım'ı katımıyla gerçekleştirildi. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, toplantıda 31 Mart yerel seçimleri ve ekonomiye ilişkin konularda açıklamalarda bulundu.

'Ekonomimizde bir dengelenme hareketi var'
Mart 2019'da gerçekleşecek yerel seçimler önemine vurgu yapan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, 'İş dünyası olarak kazanımlarımızı koruyacak, istikrarımızı besleyecek bir sonucun ülkemiz için hayırlı olacağına inanıyoruz. Ekonomimizde bir dengelenme hareketi var. Olumlu manada pek çok gelişme yaşıyoruz. Elbette aynı zamanda üzerine hızla eğilmemiz gereken bazı göstergeler de var. Mesela turizmde Türkiye 2018 yılında oda geliri ve otel doluluklarında en yüksek artışa ulaşan ülke oldu. Otel doluluğunda yüzde 10, oda gelirlerinde de yüzde 17'lik artış yaşadık. Ülke risk primini gösteren CDS göstergesi de 2018'in ikinci çeyreğindeki seviyelerine geri döndü. Ayrıca yabancı yatırımcı anlamında özellikle Borsa İstanbul üzerinden ülkemize ciddi bir ilgi oluşmuş durumda. Ocak 2017'den bu yana en yüksek yabancı sermaye girişini yaşadık. 2019 dış ticaret rakamları da olumlu seyrediyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 85,72 düzeyine çıkmış durumda. Bu olumlu gelişmelerin yanı sıra dikkatle takip ettiğimiz göstergeler de var: mesela ithalatta yatırım mallarında yıllık bazda yüzde 11,5'lik bir düşüş var. Keza ara mallarında da yüzde 1'e yakın düşüş görüyoruz' dedi.

2019 yılı Türkiye ekonomisi için görüşünü açıklayan Avdagiç, 'Türkiye ekonomisi, küresel rüzgarın ters esmesine karşın daha dengeli ve temkinli bir büyüme performansı ortaya koyacaktır. İhracatımızın artması ve turizm gelirlerimizin yükselmesi ile birlikte cari açığımız daha da gerileyecek, böylelikle de dış finansman ihtiyacımız azalacak. Kur ve faiz düzeyindeki stabilizasyon da ekonomiye önemli bir destek sağlayacaktır. Özellikle 2019 yılının ikinci yarısından sonra ekonomik aktivitede görünümün iyileşmesi ile birlikte YEP'te ortaya konan yüzde 2.3'lük büyüme hedefine ulaşacağımızı düşünüyorum' diye konuştu.

'31 Mart'tan sonra ekonomide kıyamet senaryosu çizenler kaybedecekler'
Son günlerde finans piyasalarında, 'Dolar 5 liranın altına gelir mi, gelmez mi?' tartışmaları yapıldığını hatırlatan Avdagiç, 'Bize göre doların, euronun seviyesinden çok daha önemli olan şey, kurda ani dalgalanma yaşanmamasıdır. Başka bir deyişle TL'nin değerinde aşağı-yukarı yönlü sıçramaların olmamasıdır. İş dünyası olarak bizim için vazgeçilmez olan, istikrardır. Bu vesileyle şunun altını da çizmek isterim. Geçen yıl yaşadığımız yaz taarruzundan beri Türk parasının değer kaybetmesini bekleyen bir kesim var. Bu kesime İstanbul iş dünyası olarak bir çift sözümüz var. Biz inanıyoruz ki 31 Mart Yerel Seçimleri, ekonomimizde uzun bir kalkınma döneminin başlangıcı olacaktır. Çünkü yaklaşık 4-5 yıl yeni bir seçim olmayacak. Çünkü, ekonomide orta ve uzun vadeli yapılması gerekenler, artık tek gündem maddemiz olacak. İşte bu sebeple iş dünyası olarak, seçim sonrası için son derece umutluyuz. Daha açıkça söylemem gerekirse; 31 Mart'tan sonra ekonomide kıyamet senaryosu çizenler kaybedecekler. Bana göre 'parametreleri flu olan bu kesim' büyük bir hayal kırıklığına uğrayacak' şeklinde konuştu.

'Deniliyor ki, bankalar kredi hacmini 100 milyar lira daha düşürecek, biz bu tür haberlerin doğru olmayacağını diliyoruz'
Avdagiç sözlerini şöyle sonlandırdı: 'Kulağımıza bazı haberler geliyor. Deniliyor ki, bankalar kredi hacmini 100 milyar lira daha düşürecek. Biz bu tür haberlerin doğru olmayacağını diliyoruz. Çünkü faizler düşer, Türkiye'nin CDS risk primi düşer, dolar kuru düşer. Ama bankaların reel sektöre verdiği kredi hacmi azalırsa, bunlar hiçbir anlam ifade etmez. Bu kabul edilemez. Bu krediler olmazsa ne arzu ettiğimiz iş olur, ne de istihdam. Bankalar, kredi sağlayıcılar olarak bu ekonominin vazgeçilmez fon sağlayıcılarıdır. Tabiri caizse can kurtaranlarıdır. Sıkıntılı süreçleri biz onlarla aşacağız. Ben kenarda duracağım deme lüksleri yoktur. Türkiye ekonomisi gelişecekse, bankalar ve reel sektör bir arada oldukça gelişecektir'.